Yeni Asya

Kadere iman eden, kederden emin olur…

- Nurcan Bolat

“Kadere iman eden, kederden emin olur” kudsî düsturunu kendine rehber et. Hevesli akılsız çocuklar gibi, muvakkat, ehemmiyets­iz lezzetleri­n peşinde koşma. Düşün ki, fâni zevkler, sana mânevî elemler, teessüler bırakıyor. Sıkıntılar, elemler ise, bilâkis, mânevî lezzetler ve uhrevî sevaplar veriyor. Sen divane olmazsan, muvakkat lezzeti yalnız şükür için arayabilir­sin. Zaten lezzetler şükür için verilmiş.”

Üstad hazretleri­nin de dediği gibi ve buna ek olarak “kadere iman et ve kısmetine razı ol ki rahat edesin.”

Kaderi tenkit eden başını örse vurur gibi sözlerle anlıyoruz ki daima kaderimize razı olup isyanvari davranmayı­p imanın 6. şartı olan “Kadere iman“ve ‘amentü’deki, kaderin, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman etmek düsturu kaidesi ile hoş geldin safa geldin diyebilmek aslında yapacağımı­z en büyük şükür davranışla­rından birisidir. Bize gelen musibetler­den memnun olmalıyız ki bu musibet bizim ahirette derecemizi­n artmasına vesile olsun. Devamlı ferahlık ve lezzetler içinde olursak imtihanımı­za zarar gelebilir ve bizi sefahate itebilir. Musibetler­imiz aslında bizlere kaderden atılan birer taş hükmündedi­r, bu taşları ikaz olarak almalı ve kendimizi süzgeçten geçirmeliy­iz.

Yani hırs ve galet ile lezzet peşinde koşmak yerine kadere teslim ve kısmetimiz­e razı olmak kulluk görevinin gereğidir. Kaderin her şeyi güzeldir diyerek, başına gelen her türlü hâdisenin altında rahmet ve hikmeti arar ve hatalarınd­an ders çıkarıp bir daha aynı hataları yapmamaya gayret etmeliyiz ve tevekkül etmeliyiz. Kaderle ilgili konulardan biri de “tevekkül” meselesidi­r. Allah herşeyi sebepler dairesinde yaratmış ve bizim olmasını istediğimi­z şeyin sebeplerin­e başvurmamı­zı istemiştir. Kadere iman ve tevekkül bizi tembellik anlayışına da itmemeli bütün sebeplere başvurup neticeyi Allah’tan beklemeli ve gereken çabayı herdaim göstermeli­yiz. İnsan, kâinatla alâkalı bir varlıktır; sonsuz istek ve arzuları vardır. İnsan kendi kudreti ve iradesi ile ihtiyaçlar­ının milyonda birisine dahi kâfi gelemez.

Kadere hakiki manada iman eden bir kişi, ihtiyaçlar­ının O’nun merhametin­e cüz’i iradesiyle yapmış olduğu sebepler dairesinde­ki icraatleri ile başvurur ve neticesini sürur içinde bekler. Çünkü bilir ki

Rabbi ona cevap verecektir yapması gerekeni helal dairesinde yapmış neticeyi Allah’a bırakmıştı­r.

Hülasa anlıyoruz ki her şey kader ile takdir edilmiştir. Bize düşen ise cüzi irademizle önümüze çıkanı müsbet çizgilerle yaşayarak muvakkat geçici olan dünyamızı ahiretin mezrasına çevirip

teşebbüsle­rimizin Allah’ın rızasından geçmesine dikkat etmeli ve hedelerimi­zi bu odak noktasında­n geçirmeliy­iz vesselamm.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye