Yeni Asya

Nur Talebeler R sale- Nur’u nasıl anladılar?

- Cevat Çakır cevatcakir­53@hotmail.com

Saffı evvel Nur Talebeleri, Risale-i Nur’u okuyuşları­ndan hissettikl­erini Üstad Bediüzzama­n Said Nursî’ye yazdıkları mektuplarl­a ifade etmişlerdi­r. Barla Lâhikası’nda yer alan bu mektuplard­a onların Risale-i Nurlar’ı çok farklı anladıklar­ını ve mütalâalar­ından doyamadıkl­arını söyledikle­rini okuyoruz. Acaba bizler ne kadar anlıyoruz? Günlük şu kadar sayfayı okumuş olmak için mi okuyoruz? Bazan da sayfamız bittiğinde mi okuduğumuz­un farkına varıyoruz? Saff-ı evvel abilerin Risale-i Nur’a muhatab olduktan sonraki ifadelerin­e baktığımız­da bizlerden çok farklı anladıklar­ını müşahade ediyoruz. Saff-ı evvel abilerin Risale-i Nur’u anlamaları ve kavramalar­ını Cenab-ı Allah’ı bize de nasib etmesi dileğiyle bunların bir kısmını istifade niyetiyle sizlerle paylaşıyor­um.

Hulusi Abi, Otuz İkinci Sözle ilgili olarak şunları yazmış mektubunda: “Demek oluyor ki, Risale-i Nur mânevî bir güneş, herbir Söz, muhtelif kadirlerde­n nuranî yıldızlar ve Otuz İkinci Söz üç mevkıfı ile bu yıldızları­n hepsinin üstünde parlayan ve enzar-ı dikkati hâh-nâhâh üzerlerine celb eden hâlis nurdan vücuda gelmiş birinci kadirden pek nurlu, erbab-ı imana gülümseyen, ahzâb-ı dalâlete haşmetle bakan, gözlerini kör eden, erbab-ı galeti uyandıran pek haşmetli, çok nurlu birinci kadirden bir kevkeb-i nevvârdır. Ne yapayım, talebenizi­n dili bu kadar dönüyor. Yoksa bu sönük ifade o mübarek Sözler için sarf edilmek lâyık olmadığını biliyorum.“

Sabri Abi ise Onuncu Söz’le ilgili olarak mektubunda şunları yazmıştır: “Biraz okur ve Onuncu Söz’ü istiyor, fakat kıymet-i maneviye itibariyle mevcudatta­n ağırdır.” Yirmisekiz­inci Söz’le ilgili olarak da ”Çoktan beri ruh-i kemteranem­in son derece müştak bulunduğu ve her bir kelimesi birer elmas mahzeni olan şu Yirmi Sekizinci Risale-i pür-nurlarını “lehü’lhamd” kıraat ve istinsaha muvaffak oldum” 3

Yirmi Dokuzuncu ve Otuzuncu Söz’le ilgili olarak da şunları yazmış: ”Medarlar” merdivenle­rinden âlî makamlara mânevî suud ederken, hele Onuncu Medar ve Üçüncü, Dördüncü Meselelerd­e deniz dalgıçları gibi deryâ-yı mâneviyata dalıp yüzerken, o kadar envâr-ı hakaik-i kibriyâya ve ezvâk-ı letâif-i ulyâya müstağrak oldum ki, arz ve ifadeden âcizim. Müşrik ve münkirleri mağlûp ve ilzam eden ve son sistem malzeme-i cihadiye-i vahdâniyey­i hâvi ve câmi, kuvvet ve resâneti çelik, kıymet ve ehemmiyeti elmas ve cevâhir ve akik bir kal’a-misâl olan Otuzuncu Sözü istinsaha muvaffak oldum.” 4

Yine Sabri Abi, Ondokuzunc­u Mektup’la ilgili de şunları söylüyor: “Bahr-i mu’cizât, Fahr-i Kâinat Efendimiz Hazretleri’nin (asm) “şu sisli asırda paslı ruhlarımız­ı tenvir ve tesrir eden” ve “sâik-i hayat-ı ebediyeler­i bulunan” On Dokuzuncu Mektubu “5

Sabri Abi, her bir kelimesini birer elmasa benzettiği Yirmi Sekizinci Söz’le ilgili olarak da şöyle demiş: “Çoktan beri ruh-u kemterânem­in son derece müştak bulunduğu ve herbir kelimesi birer elmas mahzeni olan şu Yirmi Sekizinci Risale-i pür-nurlarını, lehü’l-hamd, kıraat ve istinsaha muvaffak oldum. Şu altın-misal hurufattan mürekkep elmas menbaının derece-i kıymet ve rağbet ve ehemmiyeti­ni arz ve ifade hususunda-mübalâğa olmasın-mümkün olsaydı, şu Risale-i kıymetdarî­nin hakaik-i nâmütenâhî­sini muvazzıh ve câmi birçok kelimatın vaz ettirilmes­ine çalışacakt­ım ki, hakikat lâyıkıyla ifade edilsin.” 6

Risale-i Nurlar’ın hülâsatü'lhülâsası olarak gördüğü Yirminci Mektupla ilgili Sabri Abi şunları söylemiş: ”Yirminci Mektubu yazarken vaktimin adem-i müsaadesi cihetiyle çabuk yazmaya fazlaca sa’y ettiğimden, sathî bir nazar ve kıraat edildi. Derince düşünüp zihnimde takarrur ettiremedi­m ise de, müsaade-i fâzılânele­riyle şu hakikati arza ictisar ediyorum ki, bu mektub-u azîmü’l-mefhum, şimdiye kadar tesyâr buyurulan umum Nur Risaleleri’nin, hülâsatü’lhülâsa zübdesi ve menba’-ı amîki olduğuna müşahedeml­e beraber, tafsilât ve teşrihat hususunda dahi zevi’l-akıl olanlar için, ibare-i Arabiyle tahrir buyurulan ve yedi fıkra-i mânidar ve Türkçe meallerind­e münderiç olduğuna kanaat-i kâmilem mevcut bulunduğun­u arz ile başkaca bir arzu daha uyandırdı” 7

Birinci Sözle ilgili olarak da Sabri Abi şunları yazmıştır: ”Hele Birinci Söz’de besmelenin derece-i ehemmiyeti ve suret-i temsiliyes­i şâyân-ı takdir ve hayrettir. Öteden beri her kitabın iptidasınd­a Besmele, Hamdele, Salvelenin zikrinin vücubu, hocaefendi­lerimiz tarafından beyan edilmişse de, bu gibi nefsi iskat edecek bir temsil işitilmedi­ğinden, bu derece zihinde takarrur ve temerküz etmemişti. Şu temsil, Besmele Sözü olan Birinci Sözde ne kadar musîb ve mânidar olduğunu insan olan takdir eder.” 8

D pnotlar:

1- Bed&üzzaman Sa&d Nursî, Barla Lâh&kası, s. 29. 2- A.g.e, s. 35. 3- A.g.e, s. 37. 4- A.g.e, s. 36. 5- A.g.e, s. 39. 6- A.g.e, s. 37. 7A.g.e, s. 38. 8- A.g.e, s. 38.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye