Sabah

Genel Merkez’de parti kapatma kararı

- SALİH TUNA

Genel Başkanları 14. kattan acil çağrılmış, 35 dakika süren toplantını­n ardından salona dön müştü.

Yüzünden düşen bin parçaydı. Kös kös gitti masa başında oturdu. “Arkadaşlar,” dedi, “itiraz ettim, rica ettim, yalvardım ama dinletemed­im... Maalesef aldıkları karar çok kötü... Nasıl açıklayaca­ğı mı bilemiyoru­m...Benim için çok zor, zor!..”

Sustu. Devam edemedi. Dokunsan ağlayacak gibiydi. Salon buz kesmişti.

Engin g]koo daha fazla dayanamadı, “Sayın Genel Başkanım” dedi, “ne yapacağız? Hep birlik te İYİ Parti’ye mi geçeceğiz? Yoksa *ül’e çatı parti si kurduracak­lar da ona mı katılacağı­z? Lütfen, n’olur 14. kattakiler­le tekrar görüşün. Partimizi kapatma kararını gözden geçirsinle­r!..”

Herkes şoke oldu. “1e?” “Ha?” “H|?”

Her kafadan bir ses çıkmaya başladı: “Parti kapatma kararı mı?..” / “Ne saçmalıyor bu?”/ “Genel Başkanımız henüz bir açıklama yapmadı, sen nerden biliyorsun?”

)aik g]trak araya girdi, “Arkadaşlar rahat olun” dedi, “partimizi Atatürk kurdu, kimse kapata maz!..”

Salona geldiği andan itibaren burnundan soluyan Aykut Erdoğdu ödeşircesi­ne atarlandı:

“Sıkışınca Atatürk değil mi? Partimizin milletve kili Orhan Sarıbal ‘Dersim katliamı’ diyerek Atatürk’ü katliam yapmakla suçlayınca hepiniz susmuştunu­z ama!”

Engin Altay “Sen konuşsaydı­n!” diye karşı lık verdi, “Belediyele­ri tehditle, şantajla haraca bağla makla meşgul olduğun için mi konuşamadı­n?..”

Aykut Erdoğdu “Saray’ın adamısın sen?” diye haykırdı.

Engin Altay sakin kalmaya çalışarak “Ben mi Saray’ın adamıyım, komik olma!” karşılığın­ı verdik ten sonra başka yerden devam etti: “PKK’nın hen dek terörünü destekleye­n o Barış Akademisye­nlerine aylık 100 bin TL maaşlarını ben ödedim diye itiraf ta bulundun. Değirmenin suyu nerden geliyor anlat sana!..”

Aykut Erdoğdu “Bunun hesabını vereceksin!” diye tehdit etti.

Engin Altay gülerek “Hayırdır? Beni de mi

yargılayac­aksın?” dedi, “TRT’de canlı yayın yap mazsan hatırım kalır...”

Genel Başkanları “Yeter artık arkadaşlar!” dedi, “Konuyla hiç ilgisi yok konuştukla­rınızın...”

Engin Özkoç, “Benim suçum yok” dedi, “parti mizde taciz ve tecavüzler­in önünü alamadığım­ız için partimizin kapatılmas­ına karar verildiğin­i söylememe fırsat vermediler...”

Tecavüz lafını duyan herkes Veli Ağbaba’ya baktı.

“Neden bana bakıyorsun­uz?”

g]gür g]el, “Senin göreve getirdiğin Kale İlçe Başkanı, 16 yaşında kız çocuğuna tecavüz ettiğinden olabilir mi acaba?” dedi.

“Sizin göreve getirdikle­riniz ne olacak peki?” Genel Başkanları birdenbire “Parti kapatma diye bir şey yok!” dedi.

Hepsi şoke oldu... Engin g]koo “Genel Başkanımız çok kötü karar dedi, ben de öyle tahmin ettim!” diye tısladı.

Genel Başkanları araya girdi. 14. katta kendisi ne grafiklerl­e bir bilimsel çalışma gösterdikl­erini anlat tı. Bu grafikte birçok örnek vardı. Örneğin, ağaçtan havuza düşerek boğulan insan sayısı ile CHP beledi yelerinin icraat sayısı paralel gidiyordu. Ama en önem lisi, Türkiye’de günlük makarna tüketme oranı ile Cumhuriyet Halk Partisi’nde günlük yalan üretme ora nının paralel olduğunu gösteren grafikti. İşte bu büyük bir sorundu. Zaten bunun üzerine karar vermişlerd­i.

Engin Özkoç boşta bulundu, “Efendim bundan kolayı ne var” dedi, “Teşkilatla­rımızı uyarırız, bundan sonra makarna tüketmemey­e özen gösterirle­r.”

Genel Başkanları bir müddet yüzüne bakakaldı. Hiçbir şey söylemedi. Ortaya konuştu. “Bir arkadaşı mız çıkıp bir yalanını itiraf edip özür dileyecek” dedi, “14. kattakiler bunda çok kararlı.”

“Çok kolay efendim” dediler, “Herkes bir yalanı için özür diler, ne var bunda!”

“Herkes olursa yalancı olduğumuzu itiraf etmiş oluruz. Olmaz... Bir kişi kâfi...İçinizden bir kişiden fedakârlık istiyorum...”

Gözüne girmek için yarışırcas­ına atıldırlar:

“Ben... ben... ben...”

Genel Başkanları, “Yalnız özür dilemekle kal mayacak, harakiri de yapacak ki bir daha kimse bize yalancı demeye cesaret edemesin. Diyenler de intiha ra neden olmakla suçlansın...” dedi.

Herkes önüne baktı. Kimseden ses çıkmadı.

)aik g]trak, “Bilimsel açıdan bakıldığın­da inti harın bulaşıcı olduğu defalarca kanıtlanmı­ştır” dedi,

“Werther etkisi diye bir şey var...”

Genel Başkanları aldı: “Onun için harakiri dedi ler bana. Japonlar gibi onuruna düşkün bir eylem olarak. Böylece partimizin yalan konusunda ne kadar hassas olduğunu kanıtlamış olacağız...”

Mansurcu vekil atıldı: “İmamoğlu harakiri yap sın efendim. Yalandan başka icraatı yok zaten..”

Ekremci vekil cevap verdi: “Olmaz. Kayıp atlar için vicdan yaptığı sanılır. Mansur Yavaş harakiri yap sın. Onurlu insan, ona daha çok yakışır...”

Kimse harakiri yapmaya yanaşmayın­ca g]gür

g]el, “Sayın Genel Başkanım” dedi, “Kemal

Sunal’ın bir filmi vardı, kan davalısı, Şener Şen’i yalandan öldürmüştü hani...Biz de öyle yapsak...”

Engin g]koo atıldı: “Ama hortum yanlış yere denk gelmişti...”

“Biz denk getiririz, senin kafan büyük...” dediler. “Hedef ben miyim?” dedi, “Aykut Erdoğdu arkadaşımı­za daha çok yakışır. Ağzı büyük...”

Aykut Erdoğdu köpürdü: “Merak etme, ben ağzını öyle bir yırtarım ki her hortum şak diye denk gelir...” Genel Başkanları, “Madem parti kapatma diye uydurdun, bu fedakârlığ­ı yapmak da en çok sana düşer” dedi. “Hem kahraman olmak için ağzı nın büyüklüğü değil, başka şeyin büyüklüğü önemli. Sende de bu ziyadesiyl­e var...”

Endişeyle, “Nasıl bir şey efendim” diye sordu. Genel Başkanları uzun uzun baktı ve “Yürek...” dedi.

 ??  ?? VDOiK WXnD#VDEDK FRP WU
VDOiK WXnD#VDEDK FRP WU

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye