Maske takmak niçin en önemli?.
Bu ülke insanı Kovid-19 salgınına karşı, insanoğlunun bugün elinde olan tek silah, maskenin ne işe yaradığını hâlâ öğrenemedi. Çünkü, onu herkesin anlayacağı dille anlatan yok.
Sağlık Bakanlığı mesela, tutulan, izlenen Hekimoğlu dizisinin sevilen tipleriyle çok önemli mesajlar veren “Kamu Spotları” yayınlatıyor kanallara.. Hepsi “Maske tak” diyor.. “Çok önemli” diyor.. “Takmazsak hayatı kolaylaştıran, yasakları yumuşatan kararlar geri alınır” diyor ama, “Maske neye yararlı, neyi önler” kimse doğru dürüst anlatmıyor.
O zaman bir daha, bu defa örnekle anlatayım.
★★★
Ahmet, Tuzla’da yaşayan bir genç.. Koronavirüs taşıyor. Ama virüs onda hiçbir belirti göstermemiş. Yani hasta değil. Ama “Vaka..” Hani Sağlık Bakanı bu ayrımı yaptı diye, yerin dibine sokuldu, alay etmeye kalkanlar bile oldu ya.. Oysa en önemli ayrım bu.
Ahmet hasta olmadığı için de, kendisini virüssüz sanıyor ve akşam İstanbul’a inip Atiye Sokak’a geliyor. Maske falan da takmıyor. Devleti umursamıyor ya..
Mehmet, İstanbul’un tam öteki ucundan.. Beylikdüzü’nden geliyor.. Sapasağlam.. Maskesini de takıyor ve o da Atiye Sokak’a geliyor..
Orada iki yönlü yürüyen insan seli arasında karşı karşıya gelirlerken, Ahmet, öksürüyor. Ağzından havaya yayılan tükrük damlacıklarıyla yayılan taşıdığı Kovid-19 virüsü, yarım metre mesafedeki Mehmet’in maskesinin üzerine düşüyor. O maske sıradan bir bez. Doktorların kullandığı ve bir defa kullanıp attığı o özel, virüs geçirmez N95 maskesi değil. Ahmet’in saçtığı virüs, Mehmet nefes aldıkça, yapıştığı maskeden içeri süzülüyor.
..Ve maskeli Mehmet virüsü kapıyor..
Peki o zaman, maske ne işe yarıyor?. Örneği tersine çevirelim.
★★★
Ahmet sağlam.. Maske de takmıyor.. Mehmet ise, “Kovid vakası” ama hasta değil. Yani mikrop taşıyor, ama belirti olmadığı için hasta olduğunun farkında değil. Ama uygar vatandaş. Maskesini takıyor.
Bu ikisi gene Atiye Sokak’ta karşı laşıyorlar.
Aralarında yarım metre mesafe varken, virüslü Mehmet öksürüyor. Ama virüsü taşıyan, yayan salgını dünyaya salan tükrük damlacıkları, ağzındaki maskeye takılıyor ve havaya dağılmıyor. Çünkü tükrük damlacığı virüs gibi ancak özel mikroskoplarla görülecek kadar küçük değil. O damla maskeye takılınca, onun taşıdığı virüs de dağılmıyor ve o havayı soluyan kimsenin maskesine, ya da yüzünün üzerine düşmüyorlar.
Yani virüslü Mehmet’in maskesi, taşıdığı ve farkında olmadığı virüsün maskeli olsun olmasın, sosyal mesafe sınırı içindeki insanlara bulaşmasını önlüyor.
★★★ Şimdi anladınız mı?. Yani, maske sağlamın virüs kapmasını önlemiyor. Vaka olup da, farkında olmayan ve sokaklarda, dükkanlarda dolaşan, kafe, restoran ve AVM’lere girenlerin etrafa tükrük damlacıkları yoluyla virüs saçmalarının önüne geçerek salgının hızını kesiyor..
Hiçbir ülkede, her insanın, sağlıklı mı, sağlam mı olduğunu belirleyecek bir sistem yok. Bu ülkede 81 milyona Kovid-19 testi yapmak mümkün mü?. Hem de ayni anda?.
O zaman, kovidli, kovidsiz ayrımı yapmadan herkesi maske takmaya mecbur edeceksiniz ki, virüs taşıyan damlacıklar havaya yaydığı salgını hızlandırmasın.
Yani.. Maske ve mesafe, koronavirüse karşı tek silahımız. Hastalığa ilacı da, aşıyı da bulamadık. Çok yaklaştık ama, henüz yok. Elimizde, daha iyi yaşayacak ve hastalanma ve ölüm ihtimalini azaltacak tek silah var.. Salgının hızını yavaşlatmak.
Bugün insan olarak, her birimiz bu hızı azaltacak silaha sahibiz.. Her birimiz..
Unutmayın, dünyada milyon insanı öldüren Kovid-19 salgını, Çin’de “1, yazı ile BİR” kişi ile başladı.
Nedir hepimizin elinde ve kontrolünde olan o silah?.
Üç harf!..
M.. H.. M!..
Maske.. Hijyen.. Mesafe!.
Maske, önlemez. Tedavi etmez.. Ne yapar?.
Yavaşlatır!.
Ne kadar çok insan uyarsa, o kadar çok, o kadar hızlı yavaşlatır.
Ne kadar yavaşlatırsak, normal hayatımıza o kadar fazla döneriz!.