Bunu da mı Erdoğan Söylesin?
Doğu Akdeniz’deki güç rekabeti giderek kızışıyor. Başkanlık seçim döne minde olan Washington bile bir yandan bölgede tansiyonun düşürülmesini öneriyor, diğer yandan eylemleriyle krizi büyü tüyor.
Güney Kıbrıs’a silah ambar gosunu kısmi olarak kaldırması buna son örnek.
Derdi, Güney Kıbrıs’taki Rus nüfuzunu geri letmek ise de bu karar Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki maksimalist emel lerini teşvik ediyor.
Ocak 2021’e kadar seçim ve yeni başkanın baş lama süreci sebe biyle ABD’nin bölgedeki gerili mi düşürme konu sunda aktif bir pozisyonu alma sı zor.
★★★
Almanya’nın dönem baş kanlığının son dört ayında yeni girişimlerde bulunması muh temel ise de Fransa’nın agre sif siyaseti nedeniyle Berlin’in çabaları sonuç üretmiyor.
Bu sebeple bu yıl sonuna kadar Doğu Akdeniz’in “dün yanın en tehlikeli suları” konu munda kalması şaşırtıcı olmaz.
Türkiye ve Yunanistan ara sında olası bir çatışma NATO’yu ciddi bir türbülansa sokacağın dan ABD’nin kendi içine dön düğü bu dört ayın yönetilmesi kritik önemde.
24 Eylül AB liderler zirvesin de Almanya’nın “Türkiye’ye güç göstermek için yaptırım” öneri sine teslim olması durumunda Doğu Akdeniz’deki gerginliğin yönetilmesi daha da zorlaşacak.
★★★
Kuşkusuz Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Doğu Akdeniz geriliminin tırmanma sında başat bir role sahip.
Macron, Yunanistan’ı aske ri anlamda himaye etme iddi ası göstererek sadece Alman Şansölyesi Merkel’in Ankara ve Atina arasında ikili görüşmele ri başlatma gayretini boşa çıkar mıyor.
Aynı zamanda Doğu Akdeniz’deki Fransız askeri var lığını artırarak kendi iddialı dış politikasının yeni adımlarını atı yor.
ABD’nin kısmi çekilmesinin getirdiği güç boşluğunu doldur ma niyetinde.
Macron’un son seyahatle rinde Lübnan’da yeni yöneti mi belirlemesi ve Irak’ın Deaş ile mücadelesine destek vermesi bu niyetini gösteren diğer örnekler.
Mesele şu ki, Macron bölgedeki iddialı politikasını Türkiye ile restleşme ve müca dele perspektifine oturtuyor.
Tehlikeli bir malzemeyi işli yor.
Brexit referandumunda orta ya çıkan “Avrupa’nın ötekisi ola rak Türkiye” söylemini besliyor.
Avrupa’daki “Türkiye’yi sınırlandırma” ve “Erdoğan’a haddini bildirme” duygularını kullanıyor.
Niyeti, son bir kaç yılda Suriye ve Libya’da Türkiye’ye kaptırdığı rolleri Yunanistan’ın hırsla rını araçsallaştırarak telafi etmek.
Böylece, AB’nin en etkili askeri gücü olarak Almanya’yı kenarda bırakacak tarzda bir Avrupa liderliği ortaya koyu yor.
Berlin’in bu politi kaya teslim olması Avrupa’nın çıkarlarına zarar verecek.
★★★
Türkiye’nin Suriye’deki aske ri operasyonlarını “NATO’nun beyin ölümü” söylemiyle karşıla yan Macron bu defa Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de “kırmızı çizgi çizme” çabasında.
ABD ve NATO’nun geri çekilmesi yüzünden Türkiye’nin “bölgesel emperyal güç” ola rak “tarihindeki fantezilere geri dönüş yaptığı” iddiasını seslen diriyor.
Fransa’nın bölge devleti olmadığını ve sömürgeci fantezi lerini bilmediğimizi sanıyor.
Macron’un Türkiye’yi öte kileştirme politikası Avrupa’nın stratejik çıkarlarıyla bağdaşmı yor.
NATO’nun güneydoğu kanadını çöküşe götürme riski taşıyor.
Atlantik ittifakı içindeki geri limden istifade etmek için her daim hazır olan Rusya fırsat kol luyor.
Bir anlamda Macron, Libya’dan sonra Doğu Akdeniz’de de Rusya’nın elini güçlendiriyor.
Avrupalı siyasetçilerin Türkiye’yi Batı ittifakından, AB’den uzaklaştırmaktan fayda gelmediğini görememesi tam bir akıl tutulması.
Dar, bencil çıkarlara teslim olmak.
Lübnan’da Hizbullah yetkili si ile görüşmesini “sorumsuzca” diye niteleyip gazeteciyi fırçala yan Macron, Avrupa’nın stra tejik çıkarlarını tehlikeye sürük lüyor.
Avrupa başkentlerinde bunu Macron’un yüzüne söyleyecek siyasetçi kalmadı mı?
Bu da mı Başkan Erdoğan’a kalıyor?