Nihayet Yusufeli!..
11Haziran’da bu köşe de “Yusufeli’nde ‘Türk’ eseri bir dünya şaheseri” başlıklı yazım da, projesinden başlaya rak, her adımında tamamen Türklerin olduğu bir muhte şem yapıyı anlatmış ve gaze temin manşetlerinde, bu ve benzeri okuyana gurur ve mutluluk verecek haberler yerine, muhalefet saldırıları nı manşet yapmasını eleştir miştim.
Dün dünyanın üçüncü, Türkiye’nin en yüksek bara jında 210’cu metreye gelin diği ve zirveye 65 metre kal dığı haberi gelmiş ve onu gene manşetten vermemi şiz, Ama bu defa hiç değilse sürmanşetten duyuru yapıp içerde nerdeyse tam sayfa koymuşuz.
Okurken hayal kırıklığı na uğradım. Bir defa habe rin yüzde 80’i, benim 11 Haziran yazılarımın tekrarı. Yeni olan unsurlar en altta, minicik..
Fotoğraflar da, kesilip biçilerek, üst üste bindirilerek bir Salvador Dali sürrealizmi havasında verilmiş.
O zaman yazı da, çorba gibi içe içe geçmiş resim ler de, yani sayfanın tümü o müthiş görkemi, mucizeyi ve gururu ifadede eksik kalmış.
Bu arada.. 11 Haziran yazıma Ankara büromuzdan Hazal Ateş kardeşimden bir mail aldım.
“Hıncal Ağabey, geçen ağustostan beri Yusufeli Barajı’na dört defa gittim. Her defasın da da her kelimesi ken dime ait haberimi yaz dım. Ajanslardan tek satır almadım” diyor. Link de vermiş. Dördünü de oku dum. Bunları nasıl atlamışım bilemiyorum. Acaba sadece Ankara baskısında ya da asla açıp bakmadığım internet Sabah’ta mı çıkmışlar?.
Hele bir tanesine nasıl bayıldım.
“Kadın eli değince” başlıklı haberi şöyle bitiyor du:
“Dönüş yolunda Ebru Özdemir’le (İnşaatı yapan Limak’ın Yönetim Kurulu Üyesi) ‘Mühendis kızlar pro jesi’ni konuşuyoruz. Baraj inşaatında çalışan 170 mühendisin 17’sinin kadın mühendis olduğunu söylü yor ve ekliyor..
‘Proje kapsamında elek trik, endüstri, inşaat, çevre ve makine mühendisi kızları mız burada çalışıyor. Onları yetiştirmeye devam edece ğiz.’
Dilerim ki Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak bu yatı rımların hepsine daha fazla kadın eli değsin. Ebru Özdemir gibi yürekli kadınla rımızın uzattığı eller çoğaldık ça, umutlar da çoğalacak.”