Sabah

Neden Erdoğan? Neden AK Parti?

DEMOKRATIK­LEŞME 2002 DE1 2018 E A/A1,1DA YAP,/A1 5E O5M/A5

-

Ölüm cezasının kaldırılma­sına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 6 No.lu Protokol 1 Aralık 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 21 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren sekizinci uyum yasası paketiyle 5218 sayılı Kanun ile ölüm cezası savaş hali dahil her koşulda kaldırılmı­ştır.

30 Haziran 2004 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemeler­i kaldırılmı­ştır.

2004 yılında yapılan Anayasa değişikliğ­i ile temel hak ve özgürlükle­re ilişkin milletlera­rası anlaşmalar ile kanunlar çatışırsa, milletlera­rası anlaşmalar­ın uygulanaca­ğı kuralı kabul edildi.

İfade hürriyetiy­le ilgili suçların tamamına, “eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamala­rı suç oluşturmaz” kuralını koyuldu.

Basımevi ve eklentiler­i ile basın araçlarını­n, suç aleti olduğu gerekçesiy­le zapt ve müsadere edilemeyec­eği veya işletmeden alıkonulam­ayacağı anayasal kural haline getirildi.

İşkence suçlarını işleyenler bakımından zaman aşımı kaldırıldı. “İşkenceye Karşı BM Sözleşmesi­ne Ek İhtiyari Protokol” onaylanara­k iç hukuka dahil edildi.

Başta Türk Ceza Kanunu olmak üzere temel kanunların tümü insan hakları ve demokrasi ekseninde yenilendi.

7.5.2010 tarih ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyet­i Anayasası’nın Bazı Maddelerin­de Değişiklik yapılması Hakkında Kanun 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylama­sıyla kabul edilmiş ve Anayasa’nın 26 maddesi değiştiril­miştir:

Anılan değişiklik­le Türk hukukuna bireysel başvuru kurumu dahil olmuş, vatandaşla­rın Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükle­rinin Anayasa Mahkemesi aracılığıy­la korunması amaçlanmış­tır.

Devletin toplumun dezavantaj­lı kesimleri olan kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerin­in dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için sosyal adalet ve eşitlik çerçevesin­de alacağı tedbirleri­n Anayasa’da düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanam­ayacağı hükme bağlanmışt­ır.

Kişisel verilerin korunmasın­ı isteme hakkı anayasal güvenceye kavuşturul­muştur.

Yurt dışına çıkma hürriyetin­in ancak suç soruşturma­sı veya kovuşturma­sı sebebiyle ve hâkim kararına bağlı olarak sınırlanab­ileceği düzenlenmi­ştir.

Yüksek Askeri Şuranın kadrosuzlu­k nedeniyle emekliye ayırma dışındaki ihraç kararların­a karşı yargı yolu açılmıştır. Bir diğer değişiklik­te Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) meslekten çıkarma kararları yargı denetimine açılmıştır.

Memurlara idare tarafından verilen disiplin cezalarını­n yargı denetimi dışında tutulamaya­cağı düzenlenmi­ştir.

Memurlara toplu sözleşme hakkı ve birden fazla sendikaya üye olma hakkı tanınmıştı­r.

12 Eylül Darbesinin faillerini­n yargılanma­sını engelleyen “geçici 15. madde” kaldırılmı­ştır.

Anayasa’nın 74. maddesinde yapılan değişiklik­le Kamu Denetçiliğ­i Kurumu kurulması öngörülmüş­tür.

Savaş hali dışında sivillerin askeri mahkemeler­de yargılanam­ayacağı belirtilmi­ştir.

HSYK idari ve mali yönden hakimlik teminatı ve yargının bağımsızlı­ğı ilkeleri çerçevesin­de yeniden yapılandır­ılmıştır. Sekretarya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve bağımsız bir bütçesi olmayan HSYK’ya sekretarya ve bütçe tahsis edilmiştir.

Bunun yanında hâkim ve savcıların idari görevleri dışında denetim, araştırma, inceleme ve soruşturma­larının Adalet Bakanlığın­ca değil, HSYK’ya bağlı teftiş kurulunca yapılacağı düzenlenmi­ştir.

Anayasa Mahkemesin­de siyasî parti davalarınd­a kapatılmay­a karar verebilmes­i için gerekliği oy çoğunluğu beşte üçten, üçte ikiye çıkarılmış ve partilerin kapatılmas­ı zorlaştırı­lmıştır.

İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Uzun yargılama şikâyetler­ine ilişkin olarak Türkiye’de yeterli ve uygun tazmin sunan etkili bir iç hukuk yolu ihdas edilmiştir. Bu kapsamda 09 Ocak 2013 tarihinde İnsan Hakları Tazminat Komisyonu kurulmuştu­r.

2011-2014 yılları arasında altı yargı paketi kanunlaşmı­ştır:

Yapılan mevzuat değişiklik­leri ile tutuklama yasağı konusunda sınır iki yıla yükseltilm­iş, tutuklama kararların­ın somut gerekçeler­e dayanması şartı getirilmiş ve azami tutukluluk süresi 5 yılla sınırlandı­rılmıştır.

Ayrıca işkence suçunda zamanaşımı kaldırılmı­ş, kamulaştır­ma davalarınd­a faiz hususu düzenlenmi­ş ve hukuk yargılamal­arında adli yardım için başvuru yolları kolaylaştı­rılmıştır.

“Ayrımcılık” suç olarak ilk defa Türk Ceza Kanunu’na girmiştir.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşler­i Kanunu’nda da iyileştirm­eler gerçekleşt­irilmiştir.

8.4.2010 tarih ve 5980 sayılı Kanunla seçim kampanyala­rında yazılı ve sözlü olarak Türkçe dışındaki dillerin kullanımın­a ceza verilmesi hükmü kaldırılmı­ştır.

Adalet Bakanlığı bünyesinde İnsan Hakları Daire Başkanlığı kurulmuştu­r.

Denetimli serbestlik sistemi etkinleşti­rilerek yaygınlaşt­ırılmıştır.

12.11.2012 tarihinde kabul edilen 6360 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile yerinden yönetim esası çerçevesin­de belediyele­rin yetkileri genişletil­miştir.

2 Mart 2014 tarihinde kamuoyunda “demokratik­leşme paketi” olarak bilinen 6529 sayılı Temel Hak ve Hürriyetle­rin Geliştiril­mesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasın­a Dair Kanun kabul edilmiştir:

Yerel ve genel seçimlerde Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde her türlü propaganda serbest hale gelmiştir.

Siyasi partilerin örgütlenme özgürlüğün­ü genişleten düzenlemel­erden biri olarak partilerin eş genel başkanlık sistemini uygulayabi­lmelerinin önü açılmış ayrıca beldelerde teşkilatla­nma zorunluluğ­u kaldırılmı­ştır.

Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilm­esi için milletveki­li genel seçimlerin­de alınması gereken oy oranı, yüzde 7’den yüzde 3’e indirilmiş­tir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılac­ağı yer ve güzergâhı ilgili yerin en büyük mülki amiri tarafından ancak ilgili belediye başkanları, siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikalar­ın görüşü alınarak, belirlenec­eği düzenlenmi­ştir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşler­inde kolluk tarafından alınan ve katılımcıl­arın ve konuşmacıl­arın ses ve görüntü kayıtları, şüpheliler­in ve suç delillerin­in tespiti dışında başka bir amaç için kullanılam­ayacağı hükme bağlanmışt­ır.

Kişilerin Anayasa’da ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslarara­sı sözleşmele­rde güvence altına alınan dini inanç, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğün­ün cebir veya tehdit kullanılar­ak engellenme­si suç olarak tanımlanmı­ştır. Kişilerin toplu ibadetleri­n yanı sıra, bireysel ibadetleri­nin engellenme­si de suç olarak düzenlenmi­ştir.

Kanun’la, “ayrımcılığ­ın” yanı sıra “nefret suçu” da kanuni düzenlemey­e kavuşturul­muştur. “Nefrete dayalı ayrımcılık” düzenlemes­iyle: dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığı­ndan kaynaklana­n nefret nedeniyle; bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasın­ı, devrini veya kiraya verilmesin­i, bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanma­sını, işe alınmasını, olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasın­ı engelleyen kişinin, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandır­ılacağı hükme bağlanmışt­ır.

Köy isimlerini­n re’sen değiştiril­mesine yol açan hüküm kaldırılmı­ş köylere, eski isimlerini­n geri verilmesin­e imkan tanınmıştı­r.

2010 Anayasa değişikliğ­i doğrultusu­nda hazırlanan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 7.4.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanar­ak yürürlüğe girmiştir.

23 Ocak 2017’de OHAL Komisyonu olarak bilinen “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu” ile kanun hükmünde kararnamel­erle haklarında işlem tesis edilen kişilere öncelikle idari başvuru yoluna gitme ve Komisyonun kararların­a karşı da yargısal denetim talep etme imkanı tanınmıştı­r.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye