Sabah

Ülkeme, insanıma acil “Koruma” yasası!..

- (GLW|r: Şirzat BİLALLAR - Tasarım: Vahit ARSLAN

Aynen öyle.. Acil bir yasa çıkarmamız gerek, hem insanımızı, hem ülkemizi korumak için.. Neden, kimden?. Önceki gece ana haber izliyorum.. İki fevkalade aklı başında adam gördüm. Görünüşler­i, konuşmalar­ı, öyle kolay kolay kandırılac­ak gibi değil. Ama kandırılmı­şlar ve bankaya, kuyumcuya koşmuşlar. Tüm varlıkları­nı çekip ya da satıp, kendilerin­i telefonla arayan dolandırıc­ılara teslim etmek için..

Etrafların­daki kimseye de tek kelime etmemişler, telefondak­i ses öyle tembihledi diye..

AllAHtAn AkrABAlArı HAllErInDE­n şüpHElEnIp polIsE HABEr vErmIşlEr DE, HEr IkIsInI DE son

AnDA polIs kurtArmış. Tuzak da bu sayede haber olmuş zaten..

Adamın birine “Nasıl inandın” diyorlar. Cevap veriyor.. “Polise inanmayaca­ğım da kime inanacağım..”

Buyrun, burdan yakın.. Durmadan anonslar.. Durmadan ceplere mesajlar geliyor devletten. Durmadan gazetelerd­e haber okuyoruz, telefon dolandırıc­ılarının tuzağına düşenlerle ilgili.. Durmadan yazılar yazıyoruz.. “Düşmeyin” diye..

Havaya.. Adamlar işlerini öyle iyi biliyorlar ki, en akıllıları­mızı dahi kandırıyor­lar. Tuzağa düşen profesörle­r var, biliyorsun­uz..

Nasıl beceriyorl­ar peki!.

“Akşam ana haberde gördüm, iki kurbanı” dedim ya.. Ayni günün sabahında benim bir arkadaşım da kurban oluyordu, onu da yaşadım, bizzat..

Ev telefonund­an aramışlar.. Masalların­ı anlatıp “Bankadaki hesabını” istemişler.. Beni aradığında, sesinin tonundan, heyecanını anlamamam mümkün değildi.

“Sen de mi Brütüs” diye bağırmak istedim.. “Yapma yahu” dedim..

“Ama Hıncal Ağbi, eşimle, benim ve onun ailesi ile ilgili öyle bilgiler verdiler ki.. Adam polis olmasa nerden bilecek bunları.. Adını ve sicil numarasını da verdi.. ‘155’i ara, sor bu sicil numarasını hemen şimdi’ dedi.. Nasıl yalan olabilir ki?. Ben 155’i değil, ortak dostumuz Emniyet Müdürü falancayı aradım. Sicil numarasını tahkik etmesini rica ettim..”

“Senin gibi birini inandırmak için başka yol var mı?. Tabii kanmanı sağlayacak şeyleri söyleyecek­ler” dedim.. İnandırama­zlarsa, hesabını boşaltır, elinle götürür müsün?.

Sesinden hâlâ şüphede olduğunu hissettim. Hemen o Emniyet Müdürü dostumuzu aradım.

“Alo” der demez, anlattı, kendisine edilen telefonu..

“Ne yaptın” dedim..

“OnA ‘SAkın InAnmA.. PolIs AslA tElEFonlA ArAmAz. İCAp EDIyorsA GIDEr EvInDEn, IşInDEn Alır. TElEFon GElIyorsA, sAHtEkârDı­r, DolAnDırıC­ıDır. Telefonun fişini çek, tamam’ dedim. Bitti o iş” dedi.

“Hayır bitmedi” dedim.. Hâlâ şüphede.. Şimdi ona bir mesaj at ‘O sicil numarası sahte. Öyle bir polis yok’ de ki, kesin inansın!.”

Öyle yapmış. Mesajı alınca da bizimki telefonun fişini çekmiş.. Ancak o zaman!. Akşam kendi anlattı.. “Mesaj gelince fişi çektim” dedi..

Bir günde iki izlediğim, bir yaşadığım üç olay birden.. Ya bilinmeyen­ler.. Ya gidip ödemeyi yapanlar..

Kim binlerce lirasını teslim eder de “Benim Fetö’yle, PKK ile ilgim varmış” diye açıklayabi­lir ki?. Tabii ki saklayacak..

O zaman..

O zaman dehşete bakar mısınız?.

Bir tek bir büyük ilimiz Emniyeti’nin belirlemes­ine göre, 2015’te “Telefoncul­ara” teslim edilen para ilde 50 milyon lira civarında.. Nereye gidiyor peki bu paralar?.

12 Eylül öncesi günleri hatırlayın.. Teröristle­r soyardı bankaları.. O paralar teröre giderdi sonra.. Terör çeteleri beslenirdi soygun paralarıyl­a..

Bugün niye benzeri olmasın?.

O zaman ellerinde silah maske ile girerlerdi şubelere.. Şimdi, insanlar kendi hesapların­ı, kendi elleriyle soyup bunlara teslim ediyorlar..

Ve işte durum meydanda.. Alınan önlemler yeterli olmuyor..

Neden?.

İnsanlar inanıyor.. ADAmlAr tElEFonDA öylE BIlGIlEr vErIyorlAr kI, DInlEyEnlE­r InAnıyor.

PEkI Bu BIlGIlErE nAsıl ulAşılıyor?. En kuvvEtlI tAHmIn.. RüşvEtlE.. BAnkAlArDA, krEDI kArtı BölümlErIn­DE, tApu DAIrElErIn­DE, EmEklI sAnDıklArı­nDA sAtın AlDıklArı ADAmlAr vAr.. Onlar kurbanın her şeyini, eşinin kızlık soyadını bile biliyorlar, evrak ellerinde.. Sonra bazıları, bunları

HINCAL’IN YERİ

soyguncula­ra satıyor.. Başka türlü bu kadar “İnandırıcı” bilgiye ulaşmak mümkün mü?:

Çete bunlar.. Ahtapot gibi her tarafa el atmışlar. Onun için bunca uyarıya rağmen başarılı oluyorlar..

Demek ki?..

Demek ki, mEvCut yAsAlAr, soyGunlArı vE tErörün Bu yollA BEslEnmEsI­nI önlEmEyE yEtErlI DEğIl..

YEnI önlEmlEr GErEk.

Torba Yasalarla bir gecede neler değişiyor biliyoruz. O zaman acilen bu tür dolandırıc­ılığın önünü kesecek yasalar da çıkarılmal­ı..

BIrInCIsI.. “Kendisini polis, ya da savcı, ya da bir başka devlet görevlisi gibi tanıtmanın cezası” silahlı gasp gibi, 20 yıla kadar hapis olmalı ki, bu kadar korkusuz, pervasız, “Savcıyım, polisim” diyemesinl­er.

İkInCIsI.. Bankalar ve tapu daireleri görevliler­i, aniden yüklüce para çekmek isteyenler ya da evini barkını satmak isteyenler­e, hele yaşlı kişilerse mutlak “Evladın, yakının yok mu, onunla gel” demek, olmadı en küçük şüphe anında polisi uyarmak zorunda olmalı.. Mecbur tutulmalı. Uymayanlar için de Türk Ceza Kanunu’na yaptırım konmalı.

ÜçünCüsü.. Her İl Emniyet Müdürlüğün­de, telefonla dolandırıc­ılığı takip edecek özel şube müdürlükle­ri kurulmalı.

DörDünCüsü.. Bu şubelere 155 gibi bir özel bir numaradan hemen ulaşılmalı. Evinden veya cebinden aranan, öbür telefondan bu numarayı çevirip, kendisini arayan numaranın polisçe derhal izlemeye ve kayda alınmasını sağlamalı.

BEşInCIsI.. Tüm televizyon kanalları, her program aralığında çok kısa hazırlanmı­ş bir Kamu Spotu yayınlamay­a mecbur tutulmalı.. Günde en az elli defa..

“Vatandaş!. Polis ve savcı asla telefonla aramaz. Bunu unutmayın. TElEFonDA ‘BEn sAvCıyım, polIsIm’ DIyEn HErkEs DolAnDırıC­ıDır.”

Lafı uzatmaya kafa karıştırma­ya gerek yok. Slogan ezberletil­meli sadece.

“Polis ve savcı asla telefonla aramaz!.” Hepsi bu!.

Tehlike büyük, Ey devlet.. Görünen 50 milyonu aşmışsa bir yılda, görülmeyen, bilinmeyen ve teröriste teslim edilen gerçek para 1 milyarın üstündedir.

TErörü BEslEyEn Bu kAynAk kurutulmAl­ıDır..

Derhal!.. Acilen!..

Acil yasalarla!..

 ??  ?? Hıncal ULUd
Hıncal ULUd
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye