Yen , yepyen sanay pol t kası
Çağdaş Türkiye’nin sanayileşmesi hep ana gündem maddesi oldu. Sanayileşme, ihracata dayalı büyüme. Tam yapamadık. Diğer yandan yakın zamanda sanayinin, özellikle imalat sanayiinin kaynak dağılımında payının gerilediği, başta inşaat ve diğer hizmetler sektörü yoğun bir dönem geçirildi. Aynı dönem, zamanın bakanlarından birinin “otomotiv ülkesiyiz ama araba camının plastiğini dahi ithal ediyoruz” sözleriyle “yerli üretimin” öne çıktığı bir dönem başladı.
Küresel kriz, sayısallaşma, iklim yıkımı, enerji krizi derken görüldü ki ayakta kalan “sanayisi ve tarımıyla” ayakta kalabiliyor. Ne var ki, son dönemin her biri bir başka analize dayalı politika geliştirmeleri, farklı modellemelerle yapılan stratejiler, önceliklendirmeler, planlar, programlara rağmen, yerimiz çok da yukarı gitmedi. Sanayinin körüklediği bir büyüme, ihracata ulaşamadık. Mevcutlar gelişti ama istenen ölçüde değil. Yıllık 2023 GSYH henüz yayınlanmadı, son veri 2022’de sanayinin payı yüzde 22,1. Elbette refahı yüksek toplumlarda hizmetler sektörünün ağırlığı çok yüksektir ama biz henüz acaba o refah seviyesine geldik mi. Büyümeye çalıştığımıza göre henüz gelmedik.
Şu anda mevcut sanayi politikamız, yerli üretimi artırma, katma değerli ürünlere geçiş, yüksek miktarlarda ithal ettiğimiz hammadde-aramalı grubunda mümkün olduğunca yerli üretime geçmek, yenilenebilir enerjinin ağırlığını artırmak yönünde çizildi. Bunlar içinde çeşitli sektörlere öncelikler verildi. Örneğin makine… Makine ihracatındaki artış umut verici.
Bütün bu plan, program ve projelere yönelik çeşitli teşvik mekanizmaları kuruldu: TÜBİTAK ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yürüttüğü AR-GE inovasyon programları, proje bazlı teşvik, stratejik teşvik, öncelikli ürün teşviki ve son olarak Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi ki Merkez Bankası kaynaklı, çok avantajlı bir kredi programı.
Ne yazık ki bütün bu proje, programların çıktıları, etkilerini bilmiyoruz henüz. Ne, ne kadar işe yaradı, nerelerde düzeltme gerekiyor ya da iyileştirmeye ihtiyaç var tartışılmadı.
Şimdi yeni bir “Sanayi Politikası” hazırlandığı duyuruldu. Henüz açıklanmadı ancak içeriğine ilişkin işaretler Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile başta Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere çeşitli bakanlıkların ve bakanların açıklamalarında görülüyor. Yeşil dönüşüm ve sayısal dönüşümü ve bunların gerçekleşebilmesi için başta insan becerisi olmak üzere şirketlerin yetkinliği artırılmaya çalışılacak. Çünkü biliniyor ki hem sayısal dönüşümün ana etkisi nedeniyle, hem de ülkemize özgü sorunlar nedeniyle toplam faktör verimliliği –yani teknoloji, bilgi, akılın katkısıyla oluşmuş verimlilik- bir türlü yükselmiyor. Saat başına üretim artıyor ama… O da ayrı analiz konusu. Umuyoruz, bu kez birkaç yıl sonra stratejik yaklaşımı değiştirilecek yeni bir politika ile karşılaşmayız.