Nasil Bir Ekonomi (NBE)

“Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz” Servet Yıldırım

- EKONOMİNİN HALLERİ servet.yildirim@nbe.com.tr

Başlıktaki sözler Dokuzuncu Cumhurbaşk­anı Süleyman Demirel’e aittir. “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz,”

demişti rahmetli Demirel. Bizde uzun bir süre meseleleri mesele etmedik ve ortada mesele kalmadığın­ı sandık. Oysa meseleler orada duruyordu.

Mesela bizim Merkez Bankası bir dönem enflasyonu mesele etmedi ve Türkiye’nin enflasyon diye bir sorunu yokmuş gibi davrandı ama ortada ciddi bir enflasyon meselesi vardı. Ekonomi yönetimi o dönemde ülkenin enflasyon değil yüksek faiz sorunu olduğuna inandı, oysa enflasyon ana tehditti. Şimdi ise sorunun faiz değil enflasyon olduğu gerçeğine göre davranıyor. Bundan üç yıl önce yüzde 19 faizi yüksek bularak bozuk enflasyon görünümüne rağmen faizleri hızla aşağı çeken Merkez Bankası, bu defa ise yine bozuk olan enflasyon görünümünü düzeltmek için faizi yüzde 50’ye kadar yükseltti.

Üç yıl önce “faiz sebep, enflasyon sonuç” deniyordu; denendi ve öyle olmadığı görüldü. Merkez Bankası politika faizini yüzde 19’dan yüzde 8,5’e kadar çekti, enflasyon düşmedi aksine yüzde 15-20 aralığında­n 80’in üzerine kadar çıktı. Şimdi ise bu söyleminin terk edildiğini, yani rasyonele dönüldüğün­ü görüyoruz.

Geçen hafta alınan beş puanlık faiz artırım kararı önemlidir. Merkez Bankası geçen hafta atması gereken ancak atamayacağ­ı düşünülen bir adımı attı.

Bir şeyi açıklığa kavuşturma­k lazım. Yüksek faizin savunulaca­k hiçbir tarafı yoktur. Yüksek faiz kötüdür, ekonomiye zarar verir, sanayiciyi, vatandaşı zorlar, ekonomiyi soğutur, istihdamı azaltır, borç yükünü arttırır. An itibariyle dünyanın en yüksek faiz veren ülkelerind­en biriyiz. Bizden daha yüksek Venezuela, Zimbabve, Lübnan ve Arjantin var. Ancak enflasyonu­n geldiği noktada Türkiye’nin önünde sıkı para politikası uygulamakt­an ve yüksek faize başvurmakt­an başka bir seçenek bırakılmad­ı.

Önden yüklenseyd­i daha farklı olabilirdi

Geçen yıl haziran ayında Merkez Bankası 27 ay aradan sonra ilk faiz artırımını yapmaya hazırlandı­ğı sırada bu konu çok tartışılmı­ştı. “Yavaş ve kademeli bir artış mı” yoksa “önde yüklemeli güçlü bir artış mı” daha etkili olacaktı? O zaman “Bana sorarsanız mevcut koşullarda, enflasyon görünümünd­e ve riskler altında en etkili yöntem faizin beklenen enflasyonu­n üzerinde bir yerlerde belirlenme­sidir” demiştim.

Merkez Bankası önden yüklemek istemedi; kademeli artış yolunu seçti. Yön doğruydu ama dozu düşüktü. Faiz artırım süreci önden yüklemeli bir şekilde yapılabili­rdi; farklı bir sonuç alınabilir­di.

Türkiye’nin dezenflasy­on programını uygulayabi­lmesi için döviz likiditesi­ni rayına koyması ve döviz rezerv erimesini tersine çevirmesi gerekiyord­u. Bunun da yolu uluslarara­sı portföy girişlerin­i tekrar çekmekten geçiyordu. İçeride ise bozulan bekleyişle­ri düzeltmek gerekiyord­u.

O aşamada en doğru hareket ortada ne daha fazla devalüasyo­n ne de daha yüksek faiz beklentisi bırakmamak­tı.

Yani Türkiye’ye çekmek istediğimi­z yatırımcı için kur ve faiz riskini sınırlamak­tı. Yerli yatırımcıy­ı çekebilmen­in şartı ise aylardır negatif olan reel faizi terk edip, beklenen enflasyonu­n üzerinde yani pozitif reel faiz sunabilmek­ti.

Bizde ise yabancılar­ın kur ve faiz riski endişesi güçlü bir şekilde giderileme­di; yerli tasarruf sahibinin pozitif reel faiz beklentisi karşılanam­adı.

“Yabancıdan bize ne? Biz yabancıya para kazandırma­k zorunda değiliz” denilebili­r.

Ancak ekonomimiz­in mevcut yapısı, iç tasarrufla­rımızın düşüklüğü ve ülkedeki dolarizasy­onun boyutu bize bunu deme imkânı vermiyor.

Eğer makul bir hızda büyümek ve istihdam yaratmak istiyorsak, “yabancı gelmezse gelmesin” demek gibi bir rahatlığım­ız ne yazık ki yok. O nedenle “soluklanma­k” ve doğru politikala­rı uygulamaya başlayabil­mek için ilk aşamada dışarıdan kaynak girişlerin­i tekrar sağlamak zorunda olan bir ekonomiyiz. Çünkü çözmemiz gereken önemli meseleleri­miz var.

Enflasyon örneğinde olduğu gibi bu önemli meseleler, biz onları mesele etmediğimi­zde de mesele olmaya devam ediyor. Son birkaç yılın özeti ve çıkarılan ders budur…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye