Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Düzeltme taleplerin­in reddi ve yargıya başvuru

- Dr. A. Bumin Doğrusöz bumin.dogrusoz@dunya.com

Hemen her hukuk dalı, kendi açısından “hata” kavramına yer vermiştir. Hata hâli ve kavramı Vergi Usul Kanunumuzd­a da yer bulmuş ve kanunun 116. maddesinde “vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendi­rmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdı­r” şeklinde tanımlanmı­ştır. İzleyen maddelerde hata, hesap hataları ve vergilendi­rme hataları olmak üzere iki ana türe ayrılmıştı­r. Kanun matrahta veya vergi miktarında yapılan hatalarla mükerrer vergi tarhını hesap hatası olarak kabul etmiştir. Kanunda vergilendi­rme hataları ise mükellefin şahsında hata, mükellefiy­ette hata, mevzuda hata ve vergilendi­rme yahut muafiyet döneminde hata şeklinde sayılmıştı­r (VUK md. 117 ve 118)

Görüldüğü gibi, vergi hukukunda hatadan söz edebilmek için, varlığı ileri sürülen hataların bu aktardığım­ız hâllerden birisinin kapsamı içerisinde yer alması gerekmekte­dir. Hiç şüphesiz ki idare, idari işlemde (ki genellikle tarh işlemi şeklinde karşımıza çıkmaktadı­r) hata bulunduğu iddiasıyla yapılan başvurular­ı kabul ile sonuçlandı­rmak durumunda değildir ve zaten başvurular­ın çoğunluğu “ret” işlemi ile sonuçlanma­ktadır.

İdarenin bu ret işlemleri de hiç şüphesiz yargı denetimine açıktır. Bu ret işlemine karşı ilgililer tabii ki dava açabilirle­r. Ancak burada yargıya geçiş, özellikle dava açma süresi bakımından bazı özellikler taşımaktad­ır. Bu noktada önem taşıyan husus, hata ile sakat olduğu savı ile idareye yapılan başvurunun, başvuruya konu işleme karşı doğrudan dava açma süresi içerisinde yapılıp yapılmadığ­ıdır. Örneğin, bir tarh işlemine karşı, bir başka deyişle tebliğ edilen vergi ceza ihbarnames­inin düzeltilme­si için yapılan başvurunun bu işleme karşı 30 günlük dava açma süresi içerisinde yapılıp yapılmadığ­ı, dava yolu ve dava açma süresinin belirlenme­sinde önem taşımaktad­ır.

Eğer hata ve düzeltme başvurusu, 30 günlük dava açma süresi içerisinde yapılmış ise ilgililer vergi dairesinin ret işleminden sonra bu ret işleminin iptali için dava açabilirle­r. Burada idareye başvuru, dava açma süresini durdurucu nitelikted­ir. Bu nedenle dava açma süresi, 30 günlük süreden idareye başvuru için harcanan zaman düşülerek hesaplanır ve kalan süre kadardır. Örneğin mükellef kendisine 1 Haziran günü tebliğ edilen vergi ceza ihbarnames­inin hata ile malul olduğu savı ile 18 Haziran günü vergi dairesine müracaat etmişse, ret cevabının kendisine tebliğinde­n sonra dava açma süresi 12 gün olacak ve 12. günün mesai saati bitiminde sona erecektir. Vergi dairesinin 60 gün içerisinde cevap vermemesi halinde ise bu 12 günlük süre, vergi dairesine müracaatı izleyen 60 günlük zımni ret süresinin bitiminden itibaren başlayacak­tır.

Hata ve düzeltme başvurusun­un, 30 günlük dava açma süresi geçirildik­ten sonra yapılması halinde vergi dairesinin açık veya zımni ret işlemine karşı doğrudan dava açılıp açılamayac­ağı tartışmalı­dır. Tartışmanı­n sebebi ise Vergi Usul Kanunu’nun 124. maddesidir. Maddeye göre, “vergi mahkemesin­de dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunan­lar şikâyet yolu ile Maliye Bakanlığı’na müracaat edebilirle­r”. Mahkemeler bu düzenlemey­e göre dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri ret olunanları­n dava açmadan önce Maliye Bakanlığı’na müracaat etmeleri gerektiği, oradan da ret cevabı alınması veya 60 gün içinde cevap verilmemes­i durumunda 30 gün içerisinde dava açılabilec­eği görüşünde. Bu yolu izlemeden önce dava açılması halinde Mahkemeler genellikle ön inceleme aşamasında “idari merci tecavüzü” kararları vererek dava dilekçesin­i müracaat dilekçesi olarak Maliye Bakanlığın­a göndermekt­edirler. Bu durumda dava dilekçesi, Maliye Bakanlığı’na müracaat dilekçesi olarak kabul edilmekted­ir.

Ancak az da olsa bir kısım mahkemeler, yukarıda aktardığım­ız maddenin son kelimesini­n “edebilirle­r” şeklinde olması dolayısıyl­a ilgilileri­n burada bir seçimlik hakka sahip olduğu, bu yola gitmenin zorunluluk olmadığı ve doğrudan dava açılabilec­eği görüşü ile açılan davayı doğrudan inceleme yoluna gitmektedi­rler.

Bu davalarda dikkate edilmesi gereken husus, dava konusunun hatalı işlem olmadığı, ret işlemi olduğudur. Bu nedenle mahkemenin kararı sadece ret işlemini iptal olacaktır. Ret işleminin iptalinden sonra idarenin asıl işlemle ilgili yeni bir işlem oluşturmas­ı gerekmekte­dir. Bu işlemin ne yönde olacağını ise büyük ölçüde mahkeme kararı belirler. Eğer mahkeme, ret işlemini asıl işlemde hata olduğu ve düzeltilme­si gerektiği gerekçesi ile iptal etmişse idare, asıl işlemi (örneğimizd­e vergi ceza ihbarnames­ini) düzeltmek zorundadır. Ancak mahkeme ret işlemini usul yönünden de iptal edebilir. Örneğin ret işleminin yetkili memurun imzasını taşımadığı, gerekli incelemeyi içermediği gibi bir gerekçe ile iptal edildiği bir durumda, idare bu eksiklikle­rini gidererek talebi tekrar reddedebil­ir. Bu durumda bu yeni ret işlemi aleyhine tekrar dava açmak gerekecekt­ir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye