Stokçunun canı yanacak deniyor ama sektör somut şeyler görmek istiyor
Demirbaş Un San. ve Tic. AŞ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı:
Un üreticileri arasında fırın grubuna daha çok çalışan bir firmayız. İki büyük problemimiz var; birincisi işin ticari alacak kısmında. Un sattığımız bazı firmalar kötü niyetli. Pandemiden dolayı devletten birtakım destekler de alsa, işleri bozulmasa da ‘ben ödeme yapamayacağım’ diyor. Bu şekilde davranan birçok firmadan tahsilatlarımızı yapamadık, hala da yapamıyoruz. İkincisi de hammadde yani buğday problemi. Baktığımız zaman aynı tarihte geçen yıl Polatlı Ticaret Borsası’na gelen ürün miktarı
4 bin ton iken bu yıl 2 bin ton, diğer borsalarda da durum aynısı. Burada iki durum var. Birincisi; çiftçi pandemiden dolayı buğday çok para edecek, fiyatlar artacak diye buğdayını satmıyor. İkincisi ve daha tehlikelisi sektör dışı alımlar belki de tarihin en yüksek seviyelerinde. TMO’nun da ana sayfasında bir açıklama var; “Eczacısı, avukatı buğday alıyor”. Yetkililer çiftçinin lehine bir durum olduğu için biz müdahale etmiyoruz. ‘Hasadın bitmesiyle gereken yapılacak, stokçunun canı yanacak’ diyorlar ama sektör de somut bir şey görmek istiyor, göremeyince panik oluyor. Yani TMO’da depoda yeteri kadar buğday var mı yok mu? Bölgesinde yeteri kadar buğday olmadığını hammaddenin stokçunun eline düştüğünü gören sanayici, panik alımlara başlıyor. 1850-1950 liralara ekmeklik buğday alıyoruz. Bu da un fiyatlarına ister istemez yansıyor. Piyasada ekmeğin fiyatı da sabit ve belli olduğu için bu sefer uncu ürününü satarken ‘bu fırıncı bu parayı ödeyebilir mi’ kaygısı taşımaya başlıyor. Sorunlar aşağı yukarı ortak. Belirsizliğin ortadan kalkması hepimizi rahatlatacak. Bunu da yapacak en büyük yetkili kurum TMO.
TÜİK birtakım verileri alırken gayri resmi verileri yeterince dikkate almıyor. Örneğin müstahsil makbuzlarında ÇKS’lerde oluşan rakamlara göre birtakım tahminler yapıyorlar ama buralarda çok farklı şeyler oluyor. Diyelim ki nohutun desteği 800 TL/ton, buğdayınki 100 TL/ton. Gidiyor çiftçi nohut yazdırıyor, arpa ekiyor. Buğday ekeceğini beyan ediyor, arpa ekiyor. Aslında çiftçinin ürettiği arpa 80 ton, buğday 20 ton ama 3 yıldır arpa ektiği için bu sene zorunlu olarak buğday ektiğini beyan etmiş. 100 ton buğday destekleme kotası olduğu için aracıyı buluyor, desteklemesini alıyor. Devletin verilerine de 100 ton buğday üretilmiş gibi giriyor. Haliyle bu rakam alt alta toplanıyor, ‘20 milyon ton buğday üretmişiz’ diyor ama o gerçekte olan üretim o rakam değil. Devlet ‘O zaman ülke ihtiyacı da 20 milyon tonsa benim 500 bin ton buğday getirmem yeterli, piyasa dengede gider’ diyor. Ama işin arka planına bakmıyor. Oralarda büyük problem yaşıyoruz. Söylüyoruz ama ne yapabilirler onu bilmiyorum. Tarlaları drone'la izliyorlar, havadan ne ekildiğinin kontrolünü yapmaya çalışıyorlar ama ne kadarlık araziyi kontrol edebiliyorlar, burada büyük bir soru işareti var.