”2022'de Üretime Girmesi Öngörülen 5 Yeni Maden ile Altın Üretimi 50 Tona Çıkabilir”
Sanayide Maden Panelleri Kapsamında düzenlenen 4. webinar “Altın” konu başlığı ile gerçekleştirildi. Webinar, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ve Dünya Gazetesi iş birliği ile gerçekleştirildi. Panele İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, Altın Madencileri Derneği Başkanı, TMD II. Başkanı ve Tüprag AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Yurt Madenciliği Geliştirme Vakfı Başkan Yardımcısı ve Tümad Madencilik Genel Müdürü Hasan Yücel, İstanbul Mücevherciler Kuyumcular ve Sarraflar Derneği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Yıldırımtürk, E. İstanbul Altın Borsası Başkanı Osman Saraç katılım gösterdi.
Altının Türkiye'nin ekonomisinin içerisinde makroekonomik bir unsur olarak görülmeye başladığını kaydeden Mehmet Yılmaz, altının ekonomimiz için önemini şu şekilde aktardı “2020 yılında 25 milyar dolarlık altın ithal etmişiz. Ekstra bazı durumlar olduğu değerlendirilebilir ama aslında bu sene her ne kadar altın ithalatı düşük görünüyor olsa da Merkez Bankası verilerine baktığınızda yılın başında 580 ton altın rezervi varken şu anda 391 ton rezervimiz var. Aslında Merkez bankası piyasanın ihtiyacını dışardan almak yerine bizim gibi üreticilerin ürettiği altını TL ile alıp kasasına koyup oradan iç piyasanın ihtiyacını karşılıyor gibi görünüyor. Bizim ekonomimiz içerisinde altın makroekonomik bir unsur. Peki bu durumda biz ne yapmalıyız? Bizim ürettiğimiz altın piyasanın talebini karşılayamadığı için rezervden karşılanıyor. Türkiye'nin 6500 ton gibi müthiş bir potansiyeli var Potansiyel demek biz binanın içerisinde bir odada altın olduğunu biliyoruz ama binanın hangi odasında hangi çekmecede bilmiyoruz demek. 1500 ton altının nerede olduğunu biliyoruz ve zaten üretime amade etmiş durumdayız. Bu 5000 tonu bulup üretime geçirebilmemiz için bizim risk sermayesini aramalara aktarabilmemiz gerekiyor. Bu risk sermayesi için de hem Know-How'da hem de finansal güçte diğer büyün sektörlerde olduğu gibi bizim de yabancı yatırımcıya ihtiyacımız var. Türkiye'de altın madenciliği sektöründe olan şirketler çok başarılı işler yapıyorlar. Yerli şirketlerimiz artık çok iyi şekilde uluslararası standartlarda üretim yapıyorlar. İnanın ki Avrupa Birliği'nde altın madenciliği yapılan ülkelerdeki standartların üzerindeyiz. Bizim 5000 ton altın potansiyelini hayata geçirme konusunda Know-How'a ve risk sermayesine ihtiyacımız var. Bizde halka açık maden arama ve üretim şirketleri olmadığı için Kanada ve Amerika'da yoldaki insanın getirip parasını yatırdığı şirketlerin parasını buraya aktarmasını sağlamamız lazım. Artık maden kanunumuz yerli yabancı ayırt etmiyor. Kim yaparsa yapsın vereceği devlet hakkı belli vereceği vergi belli standartları belli. Bizim bunun önünü açmamız lazım. Buralarda sıkıntılarımız var. Özellikle orman tarafında ciddi sıkıntılarımız var.” 2021 yılındaki altın üretimi ile ilgili Yılmaz: “Bu sene 40 tonun biraz altında düşüyoruz. Bu sene biz pandeminin etkilerini yeni görmeye başladık. Pandeminin etkileri 2020 yılında gözükmedi ama 2021 yılının üretiminde gözükmeye başladı. Tedarik zincirinde ciddi aksamalar oldu, girdi fiyatlarında artışlar oldu. Bunlar bazı dengeleri alt üst etti fakat 2022'de bir miktar artış bekliyoruz. Çünkü 2022 yılında
Türkiye'de 5 yeni madenin açılacağı öngörülüyor. Bu 5 yeni maden de eğer üretime girerse yaklaşık 50 ton altın üretimine yaklaşabileceğimizi düşünüyoruz. Tabi ki bunu bugünden net olarak söylemek mümkün değil bu bir perspektif.“şeklinde bilgi verirken altın üretimini nasıl arttırabiliriz sorusuna ithafen: “Elimizde böylesine büyük potansiyel, böylesine genç enerjik jenerasyon, yetişmiş insan gücü, zengin bir jeolojik potansiyel de varken altın üretimimizi yıllık 100 tona çıkarmak mümkün ancak burada püf noktası beklemekte olan yaklaşık 20 tane projenin önünün açılması ve bu projelerin sağlıklı bir şekilde izinlerinin alınıp bu standartlarda yürümesinin sağlanması gerekiyor.“yorumlarında bulundu.
Çevre mi maden mi, sanayi mı orman mı gibi ikilemlere bizim ülke olarak tahammülümüz olmadığını belirten Yılmaz, insanı ve çevreyi gözeterek, gerekli önlemlerin alınarak gerekirse ekstra önlemler alınarak sürdürülebilir madencilik dediğimiz kavramı artık hayata geçirmemiz gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin küresel üretimin yalnızca yaklaşık yüzde 1'ini gerçekleştirdiğini belirten Yılmaz, bu rakamın rahatlıkla yüzde 10'lara çıkabileceğini belirtti. Bunun yanında insanın faaliyet gösterdiği hiçbir alanda iş kazası riskinin sıfır olmadığını belirten Yılmaz, diğer sektörlere kıyasla madencilik sektöründeki çevre kazalarına bakıldığında rakamların çok daha düşük olduğunu belirtti.
Altın madenciliğinin altının kalın çizgilerle çizilerek belirtilmesi gereken bir konu olduğunu belirten Yurt Madenciliği Geliştirme Vakfı Başkan Yardımcısı ve Tümad Genel Müdürü Hasan Yücel ise bu günlerde yaşadığımız ekonomik krizler, sıkıntılar, istikrarsızlıklar ve öngörüsüzlüklerin temelinin ülkenin sınırlı ekonomik kaynaklarına yani hammaddeye dayandığını belirtti. Yücel, altın madenciliği ile ilgili geride bıraktığımız süreci şu cümleler ile özetledi: “2000'li yıllara kadar ülkemizin altın üretimi sıfırdı. Bu tarihe kadar yabancı sermayeli şirketler ülkemizde arama yatırımları yaptı ve Türkiye'nin altın potansiyeli ortaya çıktı. 2000'den bugüne kadar da 18 tesis yaklaşık yılda 2,4 milyon dolarlık üretim gerçekleştiriyor. Türkiye'nin 6500 tonluk altın potansiyeli bulunmaktadır ki ben bunun çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili son 20-25 yılda 2 milyar dolara yakın arama yatırımı, 5 milyar dolara yakın tesis yatırımı yapıldı.” 2000'li yıllarda kamuoyunda farklı bir şekilde gündeme gelen altın madenciliğinin aslında ülkemizde çok üst düzey standartlarla icra edildiğini belirten Yücel, dünyanın en iyi tesislerine sahip olduğumuzu vurgulayarak madenciliğin sağladığı katma değer ile ilgili şu bilgileri verdi: “Dünyanın en iyi çevre ve sosyal standartlarına sahip tesislerimiz mevcut. Şu an 18 tesisimiz mevcut. Aslında son 20 yılda bu miktarda tesis açan çok fazla bir ülke yok. Bu açıdan bakıldığında çok karamsar bir tablo da çizmemek lazım. Ülkemizin altın madenciliği potansiyeline kıyasla yavaş ilerliyor ancak bu durum dünyada da böyle. Çünkü kaynağı bulmanız yetmiyor. Sermayeye ve finansa ihtiyacınız var. Bir de bu standartlar sadece işletmelerdeki standartlar da değil, bu işin finans kısmını çözecek rezerv geliştirme, çevre standartları, sosyal boyutu ile ilgili standartlar, raporlama ile ilgili standartlar bulunuyor.