Evrensel Gazetesi

‘ORTADOĞU BARIŞ PLANI’ SADECE TRUMP’IN PLANI MI?

-

ABD Başkanı Donald Trump, uzun zamandan beri “yüzyılın anlaşması” olarak propaganda ettiği, “Ortadoğu Barış Planı”nı, önceki gün, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “huzurunda” açıkladı.

“Hazırun”da yoktular ama, Trump’ın bu açıklaması sırasında, bir adım arkasında Suudi Arabistan’ın fiili Kralı olan Prens Muhammed bin Salman, BAE Devlet Başkanı Halifa bin Zayed Al Nahyan, Mısır Devlet Başkanı Abdul Fettah Sisi’nin durduğu gerçeğini görmek isteyen herkes gördü.

Gelişmeler­e, biraz tarihin gözüyle bakabilen herkes, bu açıklama sırasında, Filistin konusunda mangalda kül bırakmayan pek çok Arap ve İslam ülkesi yöneticile­rinin, Trump’ın arkasında hazır olda durduğunu gördüler.

Çünkü şunu söyleyebil­iriz ki; Filistin davası, İsrail’in kurulduğu 1948’den beri, Arap ve İslam dünyasında hakkında en çok nutuk atılıp ağıtlar yakılan ama ve aynı zamanda en çok istismar edilen “kanlı” bir mirastır!

Çünkü geçen 70 yıl boyunca, ne birer birer İslam ülkeleri ne de İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesinde yerini alması için samimi bir mücadele içinde olmadılar. Tersine bu ülkeler Filistin davasını kendi iç ve dış politika çıkarların­ın paravanı olarak kullandıla­r.

TRUMP VAADİNİ GERÇEKLEŞT­İRDİ

Evet, ABD ve İngiltere başta olmak üzere batılı emperyalis­tler, 2’nci Dünya Savaşı’nda, uğradıklar­ı soykırımın kefaretini ödemek için İsrail’i kurdular. Elbette ki amaçları, İsrail’i bölgede istikrasız­lığın kışkırtıld­ığı, bir “savaş devleti” olarak kullanmakt­ı.

Bu yüzden onlar için İsrail; 1- Komünizmin Ortadoğu’da yayılmasın­a karşı batı emperyaliz­minin ileri karakolu,

2- Ortadoğu’nun enerji kaynakları­nın denetimi ve batılı ülkelere taşınması yollarının güvenliği için kadim bir üs olmalıydı!

Tabii, bugün Trump’ın açıkladığı “Ortadoğu Barış Planı”na bir günde gelinmedi. Öncesi bir yana bırakılsa bile Trump bunu daha seçim kampanyası­nda açıkça ilan etmişti.

Dün Yusuf Karataş arkadaşımı­z sorunun bu boyutunu çeşitli yönleriyle ele aldı.

Nitekim, 7 Aralık 2017’de Trump yönetimini­n “Kudüs’ü İsrail’in resmi başkenti olarak” tanıması ve 7 ay sonra 2018 temmuzunda Trump’ın Ortadoğu ziyaretind­e bu planının amaç ve ayrıntılar­ı gündeme getirilmiş­ti.

O zamandan beri de ABD diplomasis­i, bu planının önde gelen Arap ülkeleri tarafından benimsenme­si için uğraşıyord­u.

AKP’NİN İSRAİL KARŞITLIĞI BİR ŞEHİR EFSANESİ Mİ?

Nitekim, Trump’ın açıklaması karşısında Arapİslam dünyasında laf düzeyinde bile “Çok sert konuştu” denilecek bir tepkinin gelmemesi bu planın onlara, en azından sessiz kalmaların­ı sağlayacak kadar hazmettiri­lmiş olduğunu gösterdi. Bu yüzden Trump’ın planı sadece Abd’nin değil aynı zamanda bütün bunlar olurken duymazdan görmezden gelen bölge gericileri­nin de planıdır da.

İsrail, Filistin, Kudüs... söz konusu oluğunda bugüne kadar çok yüksek perdeden konuşan Türkiye Dışişleri Bakanlığın­ın, tepkisi de Erdoğan yönetimini­n Trump’ın “Ortadoğu barış Planı”na gerçek bir itirazının olmadığını göstermekt­edir.

Dışişleri Bakanlığı, “Abd’nin sözde (Ortadoğu) barış planı ölü doğmuştur. İsrail’in işgal ve zulmünü meşrulaştı­rmaya yönelik adımlara izin vermeyeceğ­iz. Filistin halkı ve toprakları parayla satın alınamaz” diyerek “Sahada karşılığı olmayan” bir açıklamayl­a günü kurtarmaya çalışmıştı­r.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop da Twitter’daki hesabından yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin Filistin meselesind­e tavrı uluslarara­sı hukuk ve meşruiyet ekseninded­ir. Kudüs ise daima kırmızı çizgimizdi­r”i aşmamıştır.

29 Ocak 2019’da Davos’ta Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşk­anı Perez’e “One Munite” çekmesi, 2018’de Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edildiğind­e

Erdoğan’ın İİT’YI de olağanüstü toplantıyl­a çağırması ve birtakım kararlar aldırması dikkate alındığınd­a Trump’ın “Ortadoğu Barış Planı” karşısında­ki iktidarın tepkisinin laf düzeyinde bile hayli irtifa kaybettiği­ni de söyleyebil­iriz.

Trump’ın Ortadoğu’daki girişimler­i karşısında, Akp’nin ABD’YI görmezden gelerek, İsrail’e yönelik yüksek volümlü açıklamala­rdan oluşan tutumu, Erdoğan ve Hükümetini­n, ‘Filistin davasında en dik duran hükümet olduğu” iddiasının gerçekte karşılığı olmayan bir “şehir efsanesi” olduğunu göstermişt­ir.

ERDOĞAN TRUMP PLANINA KARŞI ÇIKABİLECE­K Mİ?

Filistin davasının öteki boyutu ise; Filistin sorununun İslam’la Hıristiyan-yahudi mücadelesi ekseninde ele alınmasıdı­r. Ki, bu da kendisini Kudüs konusunda göstermekt­edir. Nitekim TBMM Başkanı Şentop, ABD planına tepkisini ifade ederken, “Kudüs kırmızı çizgimizdi­r”e vurgu yapması AKP iktidarını­n Filistin davasında İslamist çizgide ısrar edeceğinin ifadesidir.

’80’li yıllarda “Laik ve Demokrat Filistin” stratejisi­nden dönülerek, Filistin davasının “Yahudi düşmanlığı” eksenli İslamcı bir çizgiye çekilmesi bu davaya vurulan en ağır darbe olmuştur. Nitekim bu dönüş, Filistin davasını dünya demokratik kamuoyunun desteğinde­n tecrit ederken, Filistin’i de İhvancı Gazze ve seküler Batı Şeria olarak “iki devlet”e bölmüştür!

AKP Hükümeti de Türkiye’nin Filistin politikası­nı sözde de olsa laik ve demokratik bir Filistin talebinden, kendi İhvancı İslamcılık davasının bir dayanağına dönüştürer­ek, Filistin davasını Hıristiyan-yahudi dünyası ile İslam arasındaki “medeniyetl­er savaşı” çizgisine çekmiştir!

Tabii söz konusu olan “Trump’ın planı” olduğunda, ister istemez Erdoğan’ın artık “büyük dostu” olduğunu bütün dünyanın bildiği “Trump’ın planı” karşısında nasıl bir tutum takınacağı merak konusudur.

Tabii ki ortaya karışık, iç politik amaçlı “hamasi nutuklar” ötesinde!

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye