Doktorun çalışamaz dediği yerlerde çalıştırılıyoruz
Kuralsız, güvencesiz çalışma nedeniyle işyerlerinde meslek hastalıklarına yakalanan işçiler, yasaların caydırıcı olmaması, yargı süreçlerinin uzaması nedeniyle patronun insafına bırakılmış durumda. Doktorların çalışamaz dediği yerlerde çalıştırılan işçiler, yıllarca emek verdikleri işlerinden kendi isteğiyle ayrılmaya zorlanıyorlar. 15 yıl Ülker’de çalışan Bedrettin Hakan meslek hastalığı tanısı konulduğu halde 6 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. Hakan, “Ülkede güçlüysen artı paran varsa haklısın” diyor. LC Waikiki’de çalışan Şakir Koca da aynı durumda. Kendisi gibi pek çok işçinin olduğunu ifade eden Koca, işçilerin hakkını aramaktan çekindiğini söyledi.
2002 ile 2017 yılları arasında Ülker’de çalışan Bedrettin Hakan, “Ben 2002 yılında Ülker çikolata fabrikasına sağlam raporu ile işbaşı yaptım” diyerek şunları anlattı: “Belli bir süreden sonra herkes gibi benim de bel, boyun fıtığı ve kollarımda sorun oluştu. Ki bu işyerinde yüzlerce kişide mevcut. İşyerinin kendi doktorunda dahi kayıtlı yüzlerce insan var. Ameliyat olmuş sayısız kişi var. Konuyla ilgili önce ben tek başıma, 15-20 gün sonra da 7-8 arkadaşla birlikte İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesine gittik. Uzun bir araştırmadan sonra bel ve boyun fıtığı ile kollardaki problemlerin işyeri kaynaklı olduğu ve meslek hastalığı olduğu söylendi. İşveren önce buna itiraz etti, baskı uyguladı bana ve diğer arkadaşlarıma. Fakat biz yılmadık, devam ettik bu süreçte. En sonunda istediklerimizi kabul etmek zorunda kaldılar. Ancak sadece kağıt üzerinde, formaliteden yerimizi değiştirdiler. Bizi daha basit bir yere vermiş gibi gösterip aynı işlerde çalıştırmaya devam ettiler. Fazla mesailerimizi kestiler, maaşlarımızı düşürdüler, yani bir nevi mobbing uyguladılar.”
SAATTE 200-300 KEZ EĞİLİP KALKIYORDUM
Saatte ortalama 400 civarı koli mal çıktığını aktaran Hakan, “Saatte 200300 kez eğilip kalkıyordum. Ve her eğilip kalkmamda da 10-15 kilo yük kaldırıyordum. Aşırı derecede eğilip kalkmamdan dolayı bu sorunları yaşıyorum. Ülker ise saatte 150 koli mamul üretildiğini, ortalama 3-4 kiloluk kolilerin olduğunu iddia ediyor. Ancak saatte 500 kolilik üretim yapan tesisler var. Net 25 kiloya kadar çıkan koliler var. 10-15 kilo olan bir sürü ürün var. Ve hiçbir şekilde kimse içeri girip bunu ispatlayamıyor” diye konuştu.
YILDA ORTALAMA 1500 SAAT FAZLA MESAİYE KALIYORDUM
Ülker’in kendilerine isteği dışında yılda ortalama 1500 saat fazla mesai yaptırdığını belirten Hakan, SGK’YE defalarca şikayet etmesine rağmen olumlu bir cevap alamadığını anlattı: “İsteğim dışında ayda 150 saat civarında fazla mesaiye kalıyorum. İstemediğim halde yıl başında kağıt imzalattırıp bizi zorla çalıştırıyorlar. Defalarca şikayet etmeme rağmen Sgk’den gelen cevap şu; biz böyle bir şeye rastlamadık. Kendilerine dedim ki; bordrolarımız sizde. Çocuk parasından, mesaiye kadar her şey var bordroda. Bir de diğer gelirler diye bir şey var. Bu diğer gelirlerin ne olduğunu sorun diyorum. Bu diğer gelirlerin ne olduğunu söyleyemiyorlar. Diğer gelirler de 90 saat sonrasındaki mesaileri diğer gelirler diye ekliyorlar bordroya. Ayrıca şöyle bir şey söylüyorum kendilerine. 2 bin lira alan bir insanın nasıl olurda bordrosu 7 bin lira görünür. İşte 150 saat mesaiden dolayı.”
HER ŞEY APAÇIK ORTADA AMA...
Meslek hastalığı tanısı yapıldığı halde yıllardır pek çok sorun yaşadığını ifade eden Hakan, şöyle konuştu: “Gerek SGK, gerek adli tıp gerek meslek hastalıkları hastanesi meslek hastalığıdır demesine rağmen bir arpa boyu yol alamadık. Evrak şu anda hiçbir işimize yaramıyor. Ülker çikolatayı mahkemeye verdim, 2 buçuk yıl kadar sürdü. Herkes kabul etmesine rağmen meslek hastalığı 6 yıldır olduğu yerde duruyor. Verdiğim mahkeme olduğu yerde duruyor. Ki onca şeye rağmen mahkemeyi kaybettim. Yargıtaya gitti, Yargıtay kararı bozdu. 2 yıldır da Yargıtayı bekliyoruz. Neden her şey apaçık ortadayken böyle bir arpa boyu yol alamıyoruz. Gerekli mercilere hep şikayetlerimi ediyorum, sıkıntılarımı iletiyorum. 300-400 kişide bel fıtığı olan bir firmada, bu kadar itirazımıza, bu kadar mahkemeye vermemize rağmen bir Allah’ın kulu gelip de nasıl oluyor da gelip bu olayı ispatlayamıyor. Kaç tane insanda problem olduğu belli. SGK bir tuşa bastığı zaman Ülker’de çalışan herkesin senede kaç defa hastaneye gitmiş, hangi bölümlere gitmiş bunların hepsini kendisi çıkarır. Yani çıkartmak istemiyorlar. Yani artık böyle düşünüyorum. Ben tek de değilim. Korkudan yalnızca 7-8 kişi gidebildik. Ama bakıyorsunuz elimizde hiçbir şey yok. Firma halen aynı koşullarda çalışmaya devam ediyor. Ben burada mağdur olmaya devam ediyorum.”
ENGELLİ RAPORUMU İPTAL ETTİLER
Pnömotoraks hastalığına yakalandığı için 2006 yılında yüzde 40 engelli raporu aldığını ancak her yıl yenilemek zorunda olduğu için pek çok sorunla karşılaştığını ifade eden Hakan, o sorunları şu şekilde sıraladı: “Her gittiğim yıl doktor değişiyor. Son 3 yıldır da Eyüp Devlet Hastanesinden yüzde 40 engelli raporu alıyorum. Geçen yıl sağlık kurulu başkanı da 2 yıldır bu adam buradan rapor alıyor, bir yıl değil, sürekli yapalım’ diyerek itiraz etti. Daha sonra ne olduysa vazgeçtiler. Bu yıl gittiğimde aynı doktor beni gördü muayene dahi etmeden, yalnızca bilgisayardan ismime bakıp yüzde 20 vererek engelli raporumu iptal etti. Şu anda ilçe sağlığa müracaat ettim. Ayın 15’inde bir devlet hastanesine beni sevk ettiler. Bu rapora başlarken SGK size 3 ay öncesinden sevk veriyor. Ama bazen oluyor ki işiniz 6-7 ayı buluyor. Bu aradaki 6 ay boyunca maaşınız kesiliyor, SGK aktivasyonunuz bitiyor, hiçbir hastanede muayene olamıyorsunuz, tedavinizi komple aksatıyorsunuz. Bununla alakalı alo 184 aracılığıyla Sağlık Bakanlığına, alo 170 aracılığıyla SGK’YE başvurmama rağmen hiçbir şekilde yardımcı olmuyorlar. Sağlığınız daha da kötüye gidiyor. Benim SGK girişim 94. Benim 25 yılım doldu. Engelli olmamdan kaynaklı primim de doldu. Zaten benim raporum onaylandığı taktirde ben zaten direk emekli oluyorum.”
ÇALIŞMAK İSTİYORUM BU SEFER DE SAĞLAM RAPORU VERMİYORLAR
Herhangi bir işyerinde çalışmak istediğini ancak yaşadığı hastalıklar nedeniyle hiçbir işyeri tarafından işe alınmadığını söyleyen Hakan şöyle konuştu: “Rapor işlemi 5-6 ay sürdüğü için hiç kimse sizi 2 aylığına engelli statüsünde işe almıyor. O zaman sağlam raporu verin diyorum. O size oran vermeyen doktorlar, ‘Hiçbir şey yok’ diyen doktorlar sağlam raporu istediğiniz zaman ‘Sende bel ve boyun fıtığı var. Kollarında sorun var. Sana sağlam raporu veremem’ diyor. Şu anda bu şekilde ortada kaldım. Ayın 15’inde müracaat edeceğim. Ayın 30’unda benim raporum bitiyor. Muhtemelen 5-6 ay maaş alamayacağım. Evim kira. Herhangi bir yerde de çalışmıyorum. Çocuğum okuyor. Eşim son 2 yılda 2 kez ameliyat oldu böbreklerinden. Şu anda beklemede. Tekrar bir ameliyat ve böbreğinin alınması tehlikesi var. Çocuğum 10 yıldır astım tedavisi görüyor sürekli. Evde makinamız var. 5-6 yıldır gözlerinde problem var. Sürekli ilaç kullanıyor. Benim şu anda böyle bir sağlık problemim var. İşe giremiyorum, devlet paramı kesti, ne engelli raporu veriyor ne de işbaşı yaptırıyor.”
ÜLKEDE GÜÇLÜYSEN VE PARAN VARSA HAKLISIN
“Ülkede paran varsa haklısın” diyen Hakan şöyle devam etti: “Bazen arkadaşlar dalga geçiyor. Hani dava açmıştın. Sen kim Ülker kim. Ben de arkadaşlara şunu söylüyorum; tamam ben sıradan bir insan olabilirim ama senin o koskoca dünya devi Ülker de, SGK de 6 yıldır bana karşı olan davasını kazanamıyorlar. Benim gibi sıradan bir insana karşı davasını kazanamıyorlar. Yani bu bile benim haklı olduğumu gösterir.”