EMEP: İktidarın halk iradesini yok sayması kabul edilemez
Yerel seçim sonuçlarını hazmedemeyen Erdoğan, AKP ve Cumhur İttifakının İstanbul üzerinden bir operasyon başlattığını belirten Emek Partisi, “Tek adam, tek parti iktidarının halkın iradesini yok sayan bu tutumu kabul edilemez” dedi. İşçi sınıfı ve emekçi halkın egemenlerin ‘istikrar demagojileri’ne ve burjuva muhalefetin ‘reformist hayalleri’ne prim vermemesi, kendi öz gücüne ve örgütlülüğüne güvenmesi gerektiğini vurgulayan EMEP, bu gücün “31 Mart’ın verdiği öz güvenle 1 Mayıs’ta alanlara taşınması” çağrısı yaptı.
YÜZDE 12’YE VARAN GERİLEME
6-7 Nisan’da İstanbul’da toplanan EMEP Genel Yönetim Kurulu, yerel seçimler ve önümüzdeki sürece ilişkin değerlendirmelerini açıkladı. Yerel seçimlerin Erdoğan ve hükümeti ile fiili iktidar ortağı Bahçeli’nin oluşturduğu “tek adam ittifakı”nın yenilgisiyle sonuçlandığının altı çizilen açıklamada, Cumhur İttifakının oy oranının sanayi kentlerinde 3 ila 12 düzeyinde gerileme yaşadığı, büyük kentlerin tamamında belediye başkanlıklarını kaybettiği hatırlatıldı.
Açıklamada, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Chp’nin seçimlerden kazanımla çıkmasında ve oylarını artırmasında, başta HDP olmak üzere, emek ve demokrasi güçlerinin oy desteğinin etkisine dikkat çekildi. Bölge illerinde kayyım atanan belediyelerin büyük çoğunluğunun her türlü baskı ve tehdide rağmen HDP tarafından geri alındığı belirtilen açıklamada, “Öte yandan, Muş, Şırnak örneklerinde olduğu gibi ‘nüfus mühendisliği’ yapılarak ve seçim, sandık hileleriyle bazı belediyeler Hdp’den alınmıştır” denildi. Dersim başta olmak üzere kaybedilen belediyelerde kayıpların nedeninin ise yalnızca baskı ve zor olmadığı belirtilerek, bugüne kadarki belediyecilik pratiğinin ve siyasal tutumun olumsuz etkilerine işaret edildi.
KRİZ VE DESPOTİZM ETKİSİ
Cumhur İttifakının, özellikle de Akp’nin büyük şehirlerde ve sanayi kentlerinde kaybında ekonomik kriz süreci, hayat pahalılığı ve yoksullaşmanın etkisine işaret edilen açıklamada, şu vurgu yapıldı: “Bunun yanı sıra en küçük bir hak arayışı ve demokratik talebin ‘teröristlik’ ve ‘darbecilik’le yaftalanarak şiddetle bastırılması; siyasal gericiliğin ve despotizmin toplumsal yaşamın bütün alanlarında her gün daha fazla hissedilir hale gelmesi ‘tek adam tek parti yönetimine’ karşı olan öfke ve hoşnutsuzluğu artırmış ve daha önce ‘Cumhur İttifakına oy veren işçi ve emekçilerin hoşnutsuzluğu ve tepkisi de bu
tepkiyle birleşerek sandıklara yansımıştır.”
POLİTİK İSTİKRARSIZLIK ARTIYOR
Seçim sonuçlarının politik istikrarsızlık ögelerinin hızla biriktiğini gösterdiği belirtilen açıklamada, “Uluslararası sermaye çevreleri, iş birlikçi tekelci burjuvazi, Erdoğan Hükümeti ve burjuva muhalefetin liderliğini yapan CHP de bu durumun farkındadır. Ancak, ekonomik krizin derinleşerek süreceğini ‘Herkesten iyi bilen’ tekelci burjuvazi bu süreçle birleşen bir politik istikrarsızlık istemiyor. Nitekim TÜSİAD da bu durumun bilinciyle uyarılarını yapan ilk sermaye örgütü olmuştur” denildi. Bu çerçevede ekonomik krizin ağır faturasını işçi ve emekçilere keserek, kıdem tazminatı gibi tarihsel kazanımları ortadan kaldıracak düzenleme ve uygulamaların “yapısal reform” adı altında hayata geçirilmek istendiği uyarısı yapıldı.
Açıklamada, gelinen noktada, politik istikrarsızlık ögelerinin 1 Nisan sabahına göre azalmayıp arttığı ifade edilerek şöyle
denildi: “Erdoğan, AKP ve Cumhur İttifakı bakımından seçim sonuçları, hazmedecekleri sınırların ötesine geçmiş, bu bağlamda İstanbul seçimleri üzerinde bir operasyon başlatılmıştır. Tek adam, tek parti iktidarının halkın iradesini yok sayan bu tutumu kabul edilemezdir. İstanbul seçimini CHP Adayı Ekrem İmamoğlu kazanmıştır ve YSK vakit geçirmeksizin İmamoğlu’nun mazbatasını vermelidir. Yine bölge illerinde yeniden kayyım atamaya yönelik girişimlere son verilmeli, seçilmiş belediye başkanlarına mazbataları verilmelidir.”
İşçi sınıfı ve emekçi halkın 31 Mart’ta kazandığı moral ve öz güvenle güçlerini birleştirerek, bu gücü 1 Mayıs alanlarına taşıması gerektiği belirtilen açıklama, “Her ulus ve milliyetten işçi sınıfımız ve emekçi halklarımız egemenlerin ‘istikrar’ demagojilerine ve burjuva muhalefetin ‘reformist hayaller’ yaymasına prim vermeden kendi öz gücüne ve örgütlülüğüne güvenmeli ve bu güce yaslanarak gelecek güzel günlere yürümelidir” çağrısıyla son buldu. (HABER MERKEZİ)