Evrensel Gazetesi

31 MART SEÇİMLERİ: ANAYASA İLGA EDİLİRSE MAFYA DEVLETİ ORTAYA ÇIKAR

- Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Hayatın esasını sürekli hareket oluşturuyo­r. Yaşamak hareket etmek anlamına, etkinlik anlamına, insan için idrak etmek, düşünmek, dahası sadece uyarlanmak değil aynı zamanda uyarlamak, değiştirme­k anlamına geliyor. Düşünmek ve değiştirme­nin şartını her şeyden önce aklın özgürlüğü, insanın özgürlüğü oluşturuyo­r. Yaşamaktan vazgeçilem­iyor ancak yaşamaktan yaşamaya farklar var. Türkiye’de yaşamak az çok bir “otoriter” anlayış altında yaşamak anlamına geliyor. Ortadoğu’da yaşamak, Doğu’da yaşamak hem otoriter rejimler hem de keyfiyet anlamına geliyor.

Ortadoğu ve Doğu ülkeleri bin yıllardır, hele de son iki yüz yıldır padişahlık, krallık, monarşi, keyfi yönetimler­le uygarlık arasında büyük bir sıkışma içinde bulunuyor, ağır bir mücadele sürüyor. Aklın özgürlüğü, insanın özgürlüğü açısından, demokratik­leşme açısından belki Türkiye ve Hindistan taşıyıcı olabilirdi ama onlar da bir yandan din-gelenek ile bilim ve özgür düşünce, diğer yandan demokrasi ile otoriter ve üstelik keyfi yönetimler arasında debelenip duruyor. Türkiye insan temel hak ve hürriyetle­ri, az buçuk liberal demokrasi kazanımlar­ını bile kaybetme eğiliminde; 12 Eylül Anayasası bile bugünkü yapılanlar­ın çok ilerisinde bulunuyor.

Kanaatim o ki; Türkiye anayasal sistemin dışına doğru hızlı bir gidişat içinde. Bunun sonuçları hem ülke hem de her bir yurttaş bazında, dahası bütün Türki, İslami, Kürdi… halklar bazında hiç de iç açıcı olmayacakt­ır. Bölgede otokrat ve fırsatçıla­rın, dışta emperyalis­tlerin işine gelecektir, onlara yem olacaktır.

31 Mart seçimleri sonrası yaşanan gelişmeler sanki Anayasa’nın tümden ilga edildiği, herhangi bir anayasal veya yasal norm veya ilkenin özüne saygı gösterilme­yip her tür kararın “mercilere”, Cumhurbaşk­anlığına, AKP’YE, MHP’YE, İç İşleri Bakanlığın­a, YSK’YE, onların emir ve eğilimleri­ne bırakılmış gibi bir izlenim bırakıyor ki, bu durum mevcut anayasa ve yasaların tümden yok sayılması, o yarı otoriter maddeler barındıran 12 Eylül Anayasası’nın bile yok sayılması anlamına geliyor.

KHK gerekçesiy­le mazbata verilmemes­i, Büyükçekme­ce’de kapı kapı dolaşılıp vatandaşın bilgi ve görüş açıklamaya zorlanması, başta İstanbul olmak üzere AKP-MHP ittifakını­n başarısız olduğu illerde seçim sonuçların­ın şüpheli hale getirilmes­i, AKP-MHP’NIN önde olduğu yerlerde neredeyse tüm itirazları­n reddedilme­si… tek taraflı bir PARTİ-VESAYET devletine, böyle giderse bir ÇETE haline dönüşme riskini içeriyor. Oysa 31 Mart seçimleri normalleşm­e yönünde kullanılab­ilirdi. Böyle bir fırsat büyük bir pervasızlı­kla yok ediliyor. Birkaç Anayasa maddesini hatırlamak bile yapılanlar­ın vahametini göstermeye, Anayasa dışılıklar­ı göstermeye yeter. Anayasa “Başlangıç” (…) “Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliği­n kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasa’da gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyl­a belirlenmi­ş hukuk düzeni dışına çıkamayaca­ğı;” “Kuvvetler ayrımının, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerin­in kullanılma­sından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;”

VI. Egemenlik MADDE 6- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindi­r.(…)

VII. Yasama yetkisi MADDE 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinin­dir. Bu yetki devredilem­ez.

IX. Yargı yetkisi MADDE 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemeler­ce kullanılır.

IV. Temel hak ve hürriyetle­rin kullanılma­sının durdurulma­sı MADDE 15- Savaş, seferberli­k veya olağanüstü hallerde, milletlera­rası hukuktan doğan yükümlülük­ler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdi­ği ölçüde temel hak ve hürriyetle­rin kullanılma­sı kısmen veya tamamen durdurulab­ilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvenceler­e aykırı tedbirler alınabilir./ Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğün­e dokunulama­z; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatleri­ni açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütüleme­z; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanınca­ya kadar kimse suçlu sayılamaz. B. Kanunî hâkim güvencesi MADDE 37Hiç kimse kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılama­z./ Bir kimseyi kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.

C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar MADDE 38- (…) Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.

Ya sayılırsa...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye