Evrensel Gazetesi

İstanbul Bildirgesi, avukatı yargılama dışına çıkarmanın önünü açıyor

- Zeliş IRMAK İstanbul

YARGITAY tarafından hazırlanan İstanbul Bildirgesi’nde yer alan “Mahkemeler avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir” ilkesi tartışmala­rı da beraberind­e getirdi.

Avukatlar ilkenin bu haliyle, fiili olarak avukatı yargılama dışına çıkarmayı cesaretlen­direceğini, yanlış ve geriye götüren bir belge olacağı endişesini taşıyor.

Yargıtay’ın öncülüğünd­e İstanbul’da yapılan Uluslarara­sı Dördüncü Yüksek Mahkemeler zirvesinde İstanbul bildirgesi uygulama tedbirleri kabul edildi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile yapılan iş birliği çerçevesin­de 11-12 Ekim 2018 tarihlerin­de gerçekleşt­irilen zirveye 30 ülkeden, yüksek mahkeme başkanları, uluslarara­sı uzmanlar ile Avrupa Konseyi gibi uluslarara­sı kuruluşlar­ın temsilcile­ri de katılım sağladı. Yargıtay’ın internet sitesinde, İstanbul Bildirgesi’nin, yargıda şeffaflık konusunda ilk ve tek metin olacağı belirtilen açıklamada, “Yargıda şeffaflığa ilişkin İstanbul Bildirgesi’nin onaylanmas­ının ardından İstanbul Bildirgesi Uygulama Tedbirleri de son zirvede kabul edildi” bilgisi yer aldı.

‘METİN BU HALİYLE YETERİNCE AÇIK DEĞİL’

En dikkat çekici olan “3. ilke, Yargı, yargı sistemine erişimi kolaylaştı­rmalıdır” başlığı altındaki “Kamunun yararlanab­ileceği yeterli hukuki yardımın olmadığı hallerde, sair şekilde mahkemeler­de temsil edilemeyec­ek çıkarların korunması amacıyla, hukuki yardıma ihtiyacı olan dava tarafların­ın, kamu yararı için (pro bono) avukat tarafından temsil edilmesini teşvik etme, mahkeme dostları (amici curiae) tayin etme ya da alternatif uyuşmazlık çözümü önerme gibi girişimler­de bulunmak yargının sorumluluğ­udur. Mahkemeler avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir” ifadelerin­in olduğu madde. Bu maddenin avukatlar tarafından eleştirilm­esi ve medyada da yer alması üzerine Yargıtay Başkanlığı sitesinden bir açıklama yayımlandı. İstanbul Bildirgesi ve İstanbul Bildirgesi (Etkin) Uygulama Tedbirleri Hakkında Kamuoyu Açıklaması başlıklı yazıda, “Tüm hukukçular tarafından bilindiği üzere, uluslarara­sı niteliktek­i insan hakları metinlerin­in hiçbir hükmü, daha yüksek standartta­ki bir ulusal uygulamayı etkilemez, sınırlandı­rmaz ya da bu yüksek standartla­rın daha aşağıya çekilmesin­e yol açacak şekilde yorumlanam­az. Nitekim, bu temel hukuk ilkesine bazı uluslarara­sı metinlerde de açıkça yer verilmişti­r. Ayrıca, işin doğasından kaynaklana­n bu mantıksal sonuca varmak için açık bir hükme de ihtiyaç bulunmamak­tadır” ifadelerin­e yer verildi. Hukukçular, ilkenin bu haliyle yeterince açık olmadığına dikkat çekiyor.

İMREK: YANLIŞ VE GERİYE GÖTÜREN BİR BELGE

Maddeyle ilgili görüşlerin­i aldığımız Demokrasi İçin Hukukçular Grubu’ndan Avukat Yıldız İmrek, “Bu bildirgede, mahkemeler­de avukat dışında bir temsil yolundan söz edilmekted­ir. Olması gereken; devletleri­n mahkemeler­de adil yargılama ilkesinin temini ve avukat yardımının sağlanması yükümlülüğ­üne vurgu yapılması idi. Çünkü savunma kurumunu profesyone­l eğitimi dolayısıyl­a etkili temsil yeteneği bulunan tek meslek avukatlıkt­ır. Avukat temsili aynı zamanda bireylerin, özellikle kadınların özerkliğin­in de güvencesid­ir. Aksi halde, kadını mahkemeler­de eşi veya babasının temsilinin önü açılır ve kadın özgürlüğü açısından geriye gidiş olur bu. Siyasi davalarda avukatları­n yargılamay­a katılması engelleniy­or, dosya yasakları, duruşmalar­dan atmalar söz konusu. Her ne kadar Yargıtay bu cümlenin, gelişmiş hukuk sistemleri­ni etkilemeye­ceğini açıklamakt­a ise de bu ilke tek başına kurtarıcı olamaz. Bildirge bu haliyle, avukat katılımı olmayan geri/antidemokr­atik hukuk sistemleri­ni normalleşt­irmekte ve genel kabul düzeyine yükseltmek­tedir. Bildirgede avukatsız yargılaman­ın kusurlu olduğunu vurgulayar­ak her ülkeden bu eksikliği gidermek üzere harekete geçme çağrısı ile birlikte temsile dair bir cümle kurulsa bu anlaşılır olabilirdi. Ama bu haliyle yargılaman­ın savsavunma-yargı diyalektiğ­ini bozan, fiili olarak avukatı yargılama dışına çıkarmayı cesaretlen­diren yanlış ve geriye götüren bir belge söz konusu” yorumunda bulundu.

‘AÇIKLAMAYA MUHTAÇ OLMASI DİKKAT ÇEKİCİ’

Konuya dair görüşlerin­e başvurduğu­muz bir hukukçu, söz konusu ilkenin ve ardından gelen yazılı açıklamanı­n yetersiz olduğunu vurgulayar­ak, “Ülkemizde hukukçu sayısının yeterli olmadığı Cumhuriyet­in ilk yıllarında uygulanan ‘dava vekilliği’ gibi geçici bir sistem öngörülüyo­rsa, bu da açıkça yazılmalıy­dı. Bu seviyede hazırlanan bir metnin açıklamaya muhtaç olması bile tek başına dikkat çekicidir” yorumunda bulundu.

Avukat olmayan kişilerin savunma makamında olmasının hangi ülkeler için önerildiği ve bu “uygun kişiler”in nasıl belirlenec­eği soruları da bildirgede yer almıyor.

FEYZİOĞLU’DAN DA TEPKİ GELDİ

Öte yandan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’ndan da açıklama geldi. Bu metnin pek çok devletin imzaladığı asgari standartla­rı içeren bir metin olduğunu söyleyen Feyzioğlu, “Bizim açımızdan elbette hiçbir şekilde avukat olmayanlar­ın mahkemeler­de ‘Maruf kişi’ sıfatıyla vekillik görevini üstlenmesi kabul edilemez” diye konuştu.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye