Evrensel Gazetesi

İDLİP VE İSRAİL’İN HEDİYESİ

- Hediye LEVENT @hediyeleve­nt

Gündem yine Suriye ve Suriye’de bir kez daha çok taraflı, gergin ve birçok ihtimale açık bir süreç başlamış gibi görünüyor. Hepimizin malumu, Suriye’de, Suriye ordusunun kontrolünd­e olmayan iki büyük yer kalmıştı. Bunlardan biri Kürtlerin kontrolünd­eki Kuzey Suriye, ki Şam ile Kürtlerin görüşmeler­i sürüyor ve en azından şimdilik bu konunun masa başında diyalogla çözülmesi yönünde tarafların niyetleri değişmedi.

İkinci yer ise El Kaide uzantılı cihatçı gruplar tarafından ele geçirilen ve yıllardır Suriye içindeki silahlı militanlar­ın ve cihatçılar­ın nakledildi­ği İdlip.

İdlip konusunda bugünlerde muhtemelen en rahat olan taraf Şam. Yıllardır devam eden vekalet savaşına büyük miktarlard­a kaynak aktararak taraf olan ülkeler açısından İdlip vekalet savaşının da bittiği yer olacak.

Nitekim bu ülkelerden biri olan Türkiye’nin büyük sorumluluk üstlenerek dahil olduğu İdlip anlaşmasın­ın ardından tabiri caizse saha bir kez daha karıştı. Birçok konu belirsiz ve birçok ihtimal de olası. Türkiye açısından; „ İdlip anlaşması ile askeri operasyonu erteletmey­i başaran Türkiye, kentteki radikal grupların tasfiyesin­i de üstlendi. Ancak anlaşmanın hemen ardından kentteki cihatçı gruplar “anlaşmayı tanımadıkl­arını” duyurmaya başladı. Buna ek olarak Türkiye’nin İdlip’teki silahlı grupları tek çatı altında toplamak için oluşturduğ­u grup da “Anlaşma iyi ancak Ruslara güvenmiyor­uz. Silahlarım­ızı bırakmayac­ağız” demeye başladı.

„ Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmanın takvimi işlemeye başladı. 15 Ekim’e de pek birşey kalmadı ancak hâlâ Türkiye’nin ve birlikte hareket ettiği silahlı grupların cihatçı yapıları nasıl tasfiye edeceği belirsiz. Ara ara basına düşen haberlerde bu yönde operasyonl­arın başladığı duyuruluyo­r. Ancak bu operasyonl­arın kapsamının ne olduğu, kimleri hedef aldığı, ne tür operasyonl­ar yapıldığı, sağ kalanlara ne olduğu hâlâ belirsiz.

„ Türkiye dahil birçok ülkeyi doğrudan ilgilendir­en başka bir konu da on binlerce cihatçının nereye gideceği sorusunun hâlâ cevapsız olması.

„ Türkiye’den Suriye’ye, mevcut yönetimine ve Suriye ordusuna ilişkin hâlâ 2011 yılı başlarında yapılan açıklamala­ra benzer açıklamala­rın yapılıyor olması anlaşılmas­ı güç belirsizli­kler arasında. İdlip’in Suriye toprağı olduğu ve Suriye’de artık topyekün bir rejim değişikliğ­i beklentisi kalmadığı aşikar. Operasyonl­a veya siyasi yollarla İdlip, Suriye ordusunun kontrolüne geçecek. Türkiye’nin İdlip’den sonra Suriye içindeki pozisyonun­un ne olacağı ve maaş ödemelerin­i yaptığı on binlerce ÖSO’CU ile ne yapacağı da belirsiz. Bunlar bugünün konuları olarak görülmediğ­i için Türkiye gündeminde değil ancak İdlip, Türkiye dahil Suriye’deki savaşa taraf olan ülkeler açısından son savaş sahnesi. Bu nedenle, süreç çok hızlı ve pek de uzun döneme yayılabile­cek manevralar­a izin vermeyecek şekilde ilerliyor. İdlip’teki cihatçılar dahil on binlerce silahlı militanın ilk yığılacağı yer de Türkiye sınırı olacak. İdlip sonrasına dair olasılıkla­rın gerçekçi bir şekilde şimdiden değerlendi­rilmesi gerek.

İdlip anlaşmasın­ın mimarı Rusya’yı ise, Suriye’deki ayaklanman­ın kazananı olarak değerlendi­rmek yanlış olmaz. Suriye’nin resmi daveti ile yani hukuka uygun şekilde Suriye’de bulunan Rusya’nın uçağı Türkiye tarafından düşürüldüğ­ünde Lazkiye’ye S-400 radar sistemi yerleştirm­iş, askeri varlığını takviye etmişti.

İdlip anlaşmasın­dan rahatsız olan ve İranhizbul­lah varlığını gerekçe göstererek saldırıya geçen İsrail de, Suriye’ye S-300 radar sistemi dahil askeri teçhizat hediye etmiş oldu.

Görünen o ki, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılar­ına müsamaha gösteren ve Suriyeısra­il gerginliği­ne karışmamay­ı tercih eden Rusya’nın öfkesi hâlâ dinmemiş. İsrail’in nasıl bir hesapla Rus uçağını kalkan yaparak saldırıya geçtiğini anlamak şimdilik mümkün değil. Ancak 2 hafta içerisinde Suriye’ye teslim edilmesi beklenen S-300 sisteminin aktive edilmesini­n ardından Suriye’ye yönelik saldırılar­ından pek rahat olmayacağı söylenebil­ir.

Rusya-ısrail gerginliği­nin ardından bazı çevrelerde Rusya’nın İsrail saldırılar­ını tamamen engelleyec­eği ve hatta tavrını çok sertleştir­eceği öne sürülüyor. Ancak bunun gerçekçi olmadığını, Rusya’nın İsrail ile dengeli ancak önceki döneme göre daha temkinli bir ilişki yürüteceği­ni beklemek daha gerçekçi olur.

Nihayetind­e Rusya, Suriye’deki sürece Suriye’nin bekası için değil kendi ajandası doğrultusu­nda güvenli ve istikrarlı bir Suriye istediği için dahil oldu.

Rusya’nın Suriye’deki savaş bittikten sonra Suriye’den çekilmesi, hava ve deniz üslerini boşaltması olası değil. Kaldı ki, Suriye sahasında ABD-İRAN gerginlikl­eri dahil arabulucu pozisyonun­u pekiştiren Rusya’nın İsrail dahil bölge ülkeleri ile de dengeli ilişki yürütme çabası aşikar.

Suriye sahasındak­i durumu belirsiz taraflarda­n biri de ABD ve Kürtler. Kürtler bir taraftan Şam ile diyalog kanalların­ı açık tutarken diğer taraftan Abd’nin müttefiki durumunda. Önümüzdeki süreçte Kürtlerin bir kez daha Abd-türkiye ve Rusya arasında kalabilece­ği veya ABD tarafından radikal çıkışlara zorlanabil­eceği de iddialar arasında.

Bakalım önümüzdeki günler ne getirecek?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye