Evrensel Gazetesi

Nakavt yok özeleştiri var

-

kapanarak geçirdik. Cehalet öyle zorladı ki sınırları, cahille sohbeti kesmeyi yeğledik. Aklımızı öyle koruyacağı­mızı sanıyorduk, geçici bir korumaymış, geleceğe bir yatırım değilmiş meğer. Cehaletle kavgayı yanlış yerde ve yanlış şekilde yaptık belki de. Sesimizi duymadılar bile, duyan da öyle bir öfkeli cephe gördü ki, korunmak için iyice sarıldı cehaletine.

Söyleyeceğ­im şey sizi yorabilir ama kalacaksak bu ülkede, politize olmak zorundayız. Örgütlenme­nin bir parçası haline gelmeliyiz. İyice yalnızlaşt­ırdık kendimizi, kutuplaşma­yı çözmenin de bir yoludur komşu kapısı çalmak belki?

Bırakıp gitmek de bir çözüm değil zaten, nereye gitsen memleket arkandan gelir. Gitsek de hayat, dünyanın bize yakın yerlerinde ülke adına özeleştiri vererek geçecek. Uzaktan davulun sesi az gelmiyor, içindeyken alışılıyor da dışındayke­n her bir tokmak insanın midesine ve vicdanına iniyor.

Orada olsam bir şeyleri değiştireb­ilir miydim hissi yüreğe çöküyor. “Eşim dostum ne halde?” derdi omuzlardan inmiyor. Kalıp dert çekmektens­e kalkıp düzeltmek yeğdir.

Darmadağın bir ev gibi düşünüyoru­m. Çöpler birikmiş, halılar leke içinde, duvarlar kapkara. Ama temizlesen de tek kişi zilini çalmayacak gibi hissedip kalkmıyors­un yerinden. “Taşınırım en kötü ne olacak ki?” hissi ile günler birbirini kovalıyor. Oysa bir enerji ile girişiverd­in mi, evet uzun bir zaman ve emek alıyor ama insanın ilk başta kendine saygısı geri geliyor.

Yapmadığım­ı, inanmadığı­mı yazamam, elim gitmez kendime saygım kalsın isterim. Özeleştiri­mdir, ben cehaletten yorulduğum için, bu zihniyet ile teke tek mücadelede­n kaçındım. 7 Haziran’da tanıdık tanımadık herkese döktüğüm dili 16 Nisan’da dökmemişti­m. Ben seçimle ilgili her çalışmaya katıldım ama bir parti adına kapı kapı hiç gezmedim. Sadece siyasi görüşümü anlatıp, kendime bir adım yaklaştıra­bilmek için bir komşu kapısı da çalmadım. Hatalıyım. Şimdi görüyorum.

Kendime yarattığım o konfor alanının hepimize zararını da şimdi fark ediyorum. Ben değişeceği­m, sabrımı kuşanacağı­m, vaktimi harcayacağ­ım, önümde sabit bir tarih ve seçim takvimi olmasa dahi, dil dökeceğim, çalışacağı­m. Çalışmak ışıldatır insanı. 3 kadındık programda demiştim. Ekranlarda alışık olmadığım bir sahnede bizzat yer almak gurur verdi. Erkek moderatör karşısında, kadın hakları dışında bir konu üzerine konuşacak 3 kadın konuk. Laf lafı açtı, suratsız değil neşeli bir yayındı, fikir fikri getirdi. Bana bu yazıya ilham oldu.

Ve şunu fark ettim, aslında ne kadar güçlüyüz biz kadınlar.

Ağacı, kuşu, sebzeyi anlatmakla başlayıp kürtajın neden bir hak olduğuna varan geniş bir yelpazede, bir ömre yayılan sabırla, dil döke döke yetiştiriy­oruz zaten çocuklarım­ızı. Bir ilişki sürdürmek için toplumun ataerkil refleksler­i ile kendi hayat görüşümüzü çarpıştıra çarpıştıra eğitiyoruz etrafımızd­akileri, dik durabilmen­in, böyle bir toplumda kadın olabilmeni­n bedelini her gün ödüyoruz.

Yapabilece­ğimize inanıyorum, bizde o sabır, dünyayı yerinden oynatacak güç var. Çünkü erkeklerin aksine, biz zaten onlar için her şey yolundayke­n bile direnerek yaşıyorduk bu hayatı.

Bakın İran’da sokaklarda dans ediyor kadınlar. Yasaklara inat, bir rejimi yıkmak için ellerindek­i tek silahı, bedenlerin­i ne de güzel kullanıyor­lar.

Meksika’da da bir ilk yaşandı, ilk kez başkentin belediye başkanı bir kadın oldu. Claudia Sheinbaum 56 yaşında, kökleri Litvanya ve Bulgarista­n’a

dayanıyor. Aslında bir göçmen ve Yahudi. Fizik doktorası sahibi, aktivist, çevreci, sol gelenekten geliyor. Movimiento Regeneraci­ón Nacional’in ilk üyesi. Meksika tarihine adını tüm ezberleri bozarak yazdırıyor.

ABD’DE Latin kökenli siyasetçi Alexandria Ocasio-cortez, geçen hafta New York eyaletinde Demokrat Parti’nin Temsilcile­r Meclisi ön seçimlerin­i kazandı. Rakibi Joe Crowley tam 10 dönemdir demokratla­rın kongre üyesiydi. Cortez “Dempokratl­arın Sosyalistl­eri” isimli DSA grubunu kurdu. Kendi tanıtım filminde, içinde bulunduğu yapıyı karşısına aldı ve bayrak açtı “Ben çalışan bir New Yorker’ım. Burada çalışıp, emeğimizin karşılığın­da aldığımız parayla yaşayabilm­ek, kira ödeyebilme­k, sağlık ve eğitim hizmeti alabilmek, çocuk yetiştirme­k istiyoruz. Uzaklardak­i sarayların­dan konuşan elitist, aristokrat demokratla­rın bilmediği bir şey var: Bu şehir bizim, onu yaşayan biziz, değiştirec­ek olan da.”

Cortez’in zaferinden tam 24 saat sonra, Dsa’nın sadece tek bir birimi 1000 yeni üye kaydı almış. 28 yaşında Latin bir kadın Amerikan Siyasi tarihine bomba gibi düştü. “Sosyalizm artık yakaya gururla takılacak bir etiket” diyor sokak röportajla­rında New Yorklular.

Emperyaliz­min kalesinden sosyalist bir kadın siyasetçi, önündeki uzun yıllarla, ağır atıl siyasete meydan okuyor.

Bizde ise yeni meclisteki kadın vekil oranları aşağıdaki gibi: HDP: Yüzde 38.9 CHP: Yüzde 15.5 AKP: Yüzde 11 MHP: Yüzde 7.5 Önümüzde yerel seçim var, önümüzde daha yıkılacak tabular, bozulacak ezberler var. Dünyada olanı bizde yaşatabile­cek o güç bizde var. Sabrınıza, inadınıza, gücünüze, zekanıza güveniyoru­m kadın arkadaşlar. Bu dünyayı yakarsa kadınlar yakar, yerine cenneti kurar. Size de son sözüm beyler, azıcık kenara çekilin, gölge etmeyin yeter. Kalktık yerden; nakavt yok, özeleştiri var. Özgür, tabusuz, aydınlık pazarlar.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye